Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Said Paşazade / Araştırmacı yazar

Her muallim öğretmendir ama…

Evet, her muallim aynı zamanda öğretmendir. Lâkin muallim âlimdir, öğretmen ise artık ne kadar malumat sahibiyse o kadardır.

Öğretmeyene ise, ilmî seviyesi ne olursa olsun âlim denilemez. O maksatsız ve cemiyetten kopuktur. Âlim dediğin talebeleri olandır. Âlim dediğin kandil misâli etrafına ışık saçandır.

Bugün öyle ilminde uzman kişilere rastlıyoruz ki, çok afedersiniz dışkısını yediğini söylüyor herif. Böylesi ya kafayı yemiştir, ya da ilmiyle âmil olmayan madrabazın biridir.

Bunlardan muallim olmaz. Muallimlik önce edeb ile başlar erkân ile (çok kuvvetli ve güçlü olan yönler, esaslar, direkler, âdet, yol yöntem, usûl, üslûp, âdap):devam eder.

Eskiler, o hikmetleri hiç eskimeyen o büyük insànlar “edeb ve erkân sahibi” tâbirini kullanırmış.

Edeb malûm, insànın hatâya düşüp utanılacak şeyler yapmasını önleyen, yerinde ve ölçülü davranmasını sağlayan terbiye, meleke, söz ve davranışlardaki ölçülülük, her hususta sınırı aşmama, nezâket, zarâfet… demek.

Âlimler cemiyette en ziyâde edeb-erkân sahibi olanlardır. Eğer böyle değilse ilmiyle âmil değillerdir veya hocalarından (öğretmenlerinden, muallimlerinden) hakkıyla eğitim almamış ukalâ takımıdırlar.

Muallim M. Cevdet, «Askere Dersler» eserinde Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) yaşadığı topluma nasıl muallimlik ettiğini, nefsinde Kur’ân-ı Kerîmin yaşayan insàn modeli olmayı başarıp sonra aynı Kur’ân esaslarıyla çevresini nasıl terbiye edip en vahşi kişileri en esaslı insànlar haline dönüştürmeye vesile olduğunu en güzel bir usül (hatıralar ve hadilselerin hikâye edilişiyle) ve üslûpla anlatıyor (Bedir Y, Cagoloğlu yokuşu, 10B, 34112, Tlf: (0212) 519 3618 Fatih/İstanbul)

Derslerine sıra numaraları vermiş M. Cevdet (İnanç). “Peygamberimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) iktisadî işleri idarede gösterdiği amelî (nazarî olmayan, tatbikî) büyüklük de ayrıca zikre layıktır” diyerek girdiği DERS-11′de (s.47) şu nefis ve günümüze ışık tutacak kıymetteki bilgiler var:

Bunları (hülasa ve şerh ederek) yazıyorum.

Ticaret ve sanat piyasasından hile ve ihtikârı kaldırmıştı. Zira işin başında (hem ensar ile muhaciri) hem tüm mü’minleri kardeş ilân ederek esnaf arasında tertemiz muhabbete dayalı bir piyasa  tesis etti.

Tekmil esnafı «Fütüvvet Teşkilâtı»na tabi tuttu. Hepsini merkeze bağladı. (Tarhite yalnızca bunun Osmanlı’da devam ettiğini görüyoruz) Kendisinin terbiye ettiği İran’lı bir âlim ile amcasının oğlu Hz. Ali’yi (ra) bu esnaf teşkilatına memur etti.

Eskiden ticareti ellerinde tutan ve halkı soyan ihtikârcı eşraf vardı. Onları kaldırdı. Ticereti İslâm Ticareti haline koydu. Yàni açık ve serbest ticaret. Bu sayede halkı soyulmaktan kurtardı.

Yahudiler dehşetli faizleriyle halkı zarara sokuyorlardı. Bunu da kaldırdı. Eskiden derebeyleri, Arap şeyhleri halkı usülsüz vergiler (haraç) ve iânelerle (gûya yardım parası) soyuyor, günümüzdeki ağalık sistemi gibi kendilerini semirtip köylüyü eziyorlardı.

(ARA NOT: Bugün her hafta Cuma’larda halka feşmekân kursa, falan derneğe yardım parası yàni iâne toplayıp duran, üstelik bu işi makbuzsuz yapan Diyanet İşleri Başkanlığı de büyük günah içindedir.)

Hz. Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) efendimiz halktan alınacak vergileri hafif şekle soktu. Bilâkis zenginleri, derebeylerini, eşrafı, şeyhleri fukaraya zekât vermeye mecbur tuttu. Ve zekât sayesinde İslâm maliyesine bütçe usulünü sokmuş oldu.

Muhterem okurlarım, Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) yalnızca İslâm milletini ihyâ etmedi, Hristiyanları da uyandırdı Papazların saltanatı ve iâne toplayarak ağalık etmeleri Peygamberimizin (salat’u selâm olsun ona) sayesinde sona erdi. Papazlar halktan para alıp günahlarını afvediyordu.

“Günahı yalnız Allah afveder” dedi. “Kul hakkı Allah hakkından büyüktür eğer bir adamın üzerinde başkalarının hakkı varsa onu Allah afvetmez” dedi ve hem Müslümanlar hem Hristiyanlarda âsâyiş düzeltmiş, halk medenîleşmiş oldu.

Muhterem okur, gerçek inkılâb böyle olur.

Öyle tayyareden işlerle milletin 1000 yıllık yazısını iptal ederek, gâvur harflerini dayatarak, maymun gibi taklitlerle Hristiyan melon şapkasını silah zoruyla giydirmekle inkılâb falan olmaz.

Bu gibi rezaletler ya cehaletten ya da ihanetten yapılan zararlı kötü işler cümlesindendir vesselâm. 01.10.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER