Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Miçotakis diye biri yok…

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in ABD Senatosu’nda yaptığı “Türkiye’ye F-16 verilmesin” çağrısına Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyiph Erdoğan, “Bundan sonra benim için Miçotakis diye birisi yok, ABD herhalde Yunanistan’ın lafına göre hareket etmeyecektir…” şeklinde nefis bir cevapla karşılık verdi.

CB Erdoğan’ın çıkışı esasen Sultan II. Abdülhamid Han vâri bir cevaptır. ABD’nin Yunanistan’a göre hareket etmeyeceğini söylemek suretiyle , Erdoğan ABD’ye de ayar vermekte.

Sultan II. Abdülhamid Han da böyle yapardı. Bir yandan doğrudan muhatabı olana dik durup öte yandan onun karşısına başka muhatablar da çıkarır, iti ite kırdırırdı. Bu deha siyasettir ki çökmesi an meselesi zannedilen imparatorluğu 33 sene daha yaşattı.

Esasen o kerim devlet daha nice yıllar da yaşayacaktı ama içimizdeki beyinsizler (İttihad ve Terakki) onu (siyonist oyunuuna gelip) tahttan indirdi. Ve malûmâlileri koca imparatorluk birkaç sene içinde herşeyini kaybedip, küçük bir kara parçasına yàni Anadolu’ya sıkıştı kaldı.

Dünya peş peşe (25 yıl arayla) iki büyük cihan harbi yaşadı. İmparatorluğu yıkmak için oluşturulan Haçlı Birliği bile Osmanlı’nın kaybına fazla sevinemedi. Zira Osmanlı çökerken onlar da fena halde hırpalanmışlardı.

Tarih dediğin de böyle bir şeydir işte. Ne muazzam bir şekilde ifade etmişti İstiklâl Marşı şairimiz Mehmed Akif Ersoy:

“Geçmişten adam hisse kaparmış.. Ne masal şey! / Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? / ‘Tarih’i ‘tekerrür’ diye tarif ediyorlar;/ Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?..”

Bu sözler üzerine beşbin cilt kitap yazılsa az gelir. Az gelir zira zaten devasa dünya tarihi bu sözün şerhi mahiyetindedir esasen.

Türkiye ve Yunanistan arasında savaş çıkarmak istiyorlarmış. İstesinler. Böyle bir savaş çıkarmak ne ABD liderliğindeki Haçlı Birliği’nin işine yarar ne Rusya’nın. Bu nedenle bendeniz de iddia ediyorum ki, böyle bir savaş çıkmaz!.

Rusya ile yakınlaşmış bir Türkiye ABD’nin kâbusudur. Bütün senaryo, bizi bu yakınlaşmadan uzaklaştırmak üzerine yazıldı. Lâkin Türkiye artık Batı’nın tüm numaralarını ezberledi. Bu tezgahı iyi biliyor, rakiplerini ve hasseten ABD liderliğindeki vahşi Batı’yı çok iyi, eski tâbirle “yakîn” derecesinde tanıyor.

Ve en önemlisi, gözlerden (hasseten) kaçırılan husus, Erdoğan liderliğindeki Türkiye’nin II. Abdülhamid siyaseti yürütmesidir ki, bununla baş etmeleri biiznillah fevkalâde zordur.

Türkiye II. Abdülhamid’in Yıldız İstihbarat Teşkilâtı gibi güçlü bir istihbarat teşkilâtına (MİT) sahiptir artık. Teşkilât, bu isimdeki tv dizisinde hayâl bile edilemeyen bir derinlikte ve düzeyde faaliyet yürütüyor. Esasen Türkiye üzerine bu kadar ciddî planlar yapılmasının yegane sebebi de budur.

Bir türlü sızamıyorlar teşkilâta. Neredeyse bütün delikler kapatılmış. Bu konuda Erdoğan’ın yöneltilen uyarılara da kulağı açık. Despot vâri davranmıyor, hadiselere makul bir şüphe ile yaklaşıyor Sultan II. Abdülhamid Han gibi.

Cennetmekân sultana da yok “vehim sahibi” yok “gölgesinden korkuyor” yakıştırmaları yapıldı. Sonunda «istibdat» dedikleri o rejimin ne büyük bir lütuf olduğunu anladılar ama bade harabül Basra, ya da Osmanlı…

Feylesof Rıza’nın (Rıza Tevfik Bölükbaşı) “Sultan Abdülhamid’in Ruhundan İstimdâd” başlıklı şiirinde maalesef bazı kelimeler sansürlenmiştir. Meselâ “Nerdesin şevketlim, Sultan Hamid Han? / Feryâdım varır mı bârigâhına? / Ölüm uykusundan bir lâhza uyan, / Şu nankör………… bak günâhına.”

Acaba orada “piçlerin” mi yazmıştı Feylesof Rıza? Yoksa uydurulduğu gibi “nönkörlerin” mi yazılmıştı. Bencileyin birincisi…

Zira bakınız “Sonra cinsi bozuk, ahlâkı fena, / Bir sürü türedi, girdi meydana. / Nerden çıktı bunca veled-i zinâ? / Yuh olsun bunların ham ervâhına!” diye devam ediyor şiir.

Hattâ bu kadarla da kalmıyor, “Bunlar halkı didik didik ettiler, / Katliâma kadar sürüp gittiler. / Saçak öpmeyenler, secde ettiler. / ……………… pis külâhına.” Ne acı değil mi? Şimdi bu mısralarda yakın tarihimizdeki devrimler kasdedilmiyor olabilir mi?

En dokunaklı mısraları ise, “Lâkin sen sultânım gavs-ı ekbersin / Âhiretten bile himmet eylersin, / Çok çekti şu millet murada ersin / Şefâat kıl şâhım mededhâhına” mısralarıdır. Abdülhamid Han’ın da şehid edilen Abdülaziz Han’ın da ahı orta yerde duruyor. Biz de amin diyelim bari. 24.05.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER