Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Modern hayat baş belâsı…

Hemen herkesin yaptığı bir şey bu. Yorgun argın eve geliyor ve yemeği yiyip televizyon karşısına geçiyoruz.

Ve gerinip, ayakları uzatıyor sonra da giderek artan rehavetle birlikte göz kapakları kapanmaya başlıyor…

İlim insànları soruyor: Hemen her gece başımıza gelen bu durumun peydahladığı tehlikelerin farkında mıyız?

İşte uyku ve beynimize tesirleri üzerine yapılan araştırmalar, kimsenin aklına hayaline gelmeyen ciddî birçok tehlikeyi ortaya koydu:

Araştırmalar, uykunun ilk evresine geçen kişinin gözleri kapalı olsa da çevresini dinlemeye devam ettiğini, beynimizin tanıdık olan ve olmayan sesleri birbirinden ayırarak, bir tür güvenlik sistemi oluşturduğunu ortaya koydu.

İnsànoğlunu sair mahlûkattan ayıran ve aklın merkezi kabul edilen beyinlerimiz gözler kapansa bile çevreyi dinlemeye devam ediyor! Muhtemel tehdit ve tehlikelere karşı tetikte kalıyoruz…

Nihaî olarak şu gerçek hepimizi sarsıyor, sarsmalıdır. Modern çağın evlerinde baş köşeye taht kuran televizyonlarımızın karşısında rehavete kapılıp uyuyorsak asla gerçek bir gece uykusu alamıyoruz!..

Avusturya’daki Salzburg Üniversitesi bilim insànları, yetişkinlerin uyku esnasında dış seslere verdiği tepkileri ölçen bir çalışma yaptı.

Araştırmacılar, uykunun ilk evresi olan ve en büyük bölümünü oluşturan “NON REM uykusu” (NREM) evresi esnasında televizyondan gelen ve “tanıdık olmayan” seslerin uykunun bir sonraki evresi olan REM uykusuna geçmeyi engellediğini açıkladılar.

ABD Nöroloji Derneğinin haftalık yayını “Journal of Neuroscience” dergisinde yer verilen araştırmada uykuya dalan kişinin seslere verdiği tepkiye bağlı olarak, beyin faaliyetlerinde farklılıklar ortaya çıktığını, NREM uykusu esnasında, bilinmeyen bir sesin duyulmasına karşı beyinlerimizin güçlü tepkiler verdiğini öğrendik.

Bilimin vardığı bu nokta fıtratımıza uygun olan yàni ilâhi nizamın koyduğu esaslara göre ne kadar ters bir modern hayat oluşturduğumuz yolunda hepimizi ciddî olarak endişelendirmelidir.

Kendi tecrübemle söyleyim. Emeklilik yıllarımızda sessiz ve sakin bir köy evinde zaman geçiriyoruz senenin muayyen vakitlerinde. Orada aslında şehirdeki evimize göre daha fazla çalışıyor, yoruluyoruz fakat bünyemiz daha dinç oluyor. Biz aklımızca bunun tek sebebinin orada bol oksijen olmasına bağlı olduğunu zannediyorduk.

Şimdi bu uyku meselesiyle artık iyice emin olduk ki, köyde tek bir rahatssız edici ses duymadan uyuduğumuz gecelerde gerçekten uyuyor, beynimiz kaygılardan azade ve bünyemiz uyku nimetinin vermesi gereken tüm faydayı alıyormuş.

Sabah hiçbir ağırlık duymadan namaza kalkıyor, genç bir insàn gibi zinde hissediyorduk kendimizi. Meğer asıl sebep bu sessizlikteki güzel uyku imiş.

Arada televizyon karşısında uyuyup kalmıyor değilim. Ancak normal zamanında yatsıyı kılıp yatsam da uykudan haz alamıyordum. Meğer böyle ciddî bir sebebi daha varmış bunun.

Köyde altı saat uyuduğumuzda yetiyor, fakat şehir gürültüsü içinde yatağa gittiğimizde on saat uyusak da yetmiyor…

Muhterem okurlarım, modern hayat baş belâsı… Allah fıtratımıza uygun olan hayatı yaşamamızı hepimize nasib eylesin. Uyku büyük nimet, bunu bir kez daha anladım. 06.02.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER