YKAS Sendromu

Yılbaşı ve Noel gibi Hristiyan âlemine ait kültürel ve dinî ritüellerin İslâm dünyasında yayılması Müslümanlar olarak haliyle bizi endişelendiriyor ve en tàbîî bir refleksle tepki veriyoruz.

Yersiz olan, tepkimizi kadim din düşmanı gürûh-i lâ yüflihûnun anormal görmesi. İşte bendeniz bunlarda görülen rahatsızlık belirtilerine «Yılbaşı Karın Ağrısı Sendromu» (YKAS) diyorum.

YKAS sendromluların sözcüsü «Yılbaşını kutlama, günaha girersin!..» başlıklı yazısında bakın neler döktürmüş:

“Sevgili okurlarım, 31 Aralık günü, başka bir deyişle yılbaşı, insanlarımız için önemli bir gündür. Genç yaşlı, kadın erkek, zengin fakir hiç fark etmez… O geceyi herkes kendi çapında eğlenerek, hoşça vakit geçirerek kutlamak ister.

(…….) Yılbaşı geceleri alkol tüketimi doruk noktasına ulaşır. Bazılarımız geceyi bir şişe bira, ya da bir duble rakıyla idare ederken, bazılarımız iyice içip önce kafayı bulur ve sonra da sapıtır. (Bu itirafa şaşırmadım desem yanlış olur. REB)

(…….) Diyanet’in başında Ali Erbaş isimli biri var… Her fırsatta devreye girip konuşmayı, ahkâm kesmeyi pek sever. Konuşmalarının bazısını minber kürsülerinde elinde kılıçla, bazılarını ise kılıç olmadan yapıverir.

Herifin niyeti, dünya görüşü belli. Belli olmayan ise, bu tür yazılarıyla ne yapmaya çalıştığıdır. Bayımız yılbaşı geceleri (kahir ekseriyeti Müslüman olan) Türkiye’de herkesin kafa çektiğini, yılbaşı kutlaması yaptığını istisna bırakmadan iddia ediyor ve sıkılmıyor:

(…….) Ellerinde sonsuz para var… Bütçeleri, birkaçı dışında tüm bakanlık bütçelerinden çok daha büyük. (…….) On binlerce camimizde, dünkü cuma namazında Diyanet’in bir hutbesi okundu. Hutbede şu ifade yer alıyordu: “Yılbaşı kutlamalarının dinimizde yeri yoktur. Kültürel yozlaşmadır.”

Tàbîî bu fetva ya da ilân, bayımızın hoşuna gitmiyor, hemen hırlıyor:

“Milyonlarca insanımız kendince yılbaşını kutlayacak. Yine kendince evinde, ya da aile ve dost ortamında yeni yıla  ‘mutlu’ bir giriş yapmaya niyetlenmiş olacak… Ve Diyanet’in başında olan şahıs bu mâsum davranışa bile ‘kültürel yozlaşma, günahtır’ diyecek!

Başkan ne deseydi yàni? “Yiyin için yılbaşı gecesi yalnız Hristiyanların değil, sizlerin de kafa çekme zamanı ve bunda din-i İslâm açısından mahzur yoktur, günah falan değildir” mi deseydi?

Öyle manyakça laflar edemezdi elbette. Doğrusunu söyledi. Ve hemen tehdit, yaftalama ve sair rezilce saldırılar: “Burası İran mı, Pakistan mı, yoksa Taliban’ın yönettiği Afganistan mı?” diyor bayımız.

Üstelik terbiyessizlikte sınır tanımamış ve “Burası millete meydan okunacak yer değildir” deyip “dışarı, dışarı” hırlamalarıyla başörtülü bir milletvekilini aforoz ettiren müteveffa Ecevit abisi gibi “Milyonlarca insanımızı dinimizi öne sürerek böylesine suçlamak Diyanet Başkanı olan o şahsın haddine mi düşmüş” diyerek sayın Diyanet İşleri Başkanı’na haddini bildirmeye kalkışmış!.    

Behey nádân, utanmaz arlanmaz herif, o günler gerilerde kaldı. Bir daha öyle haltlar yiyemeyecek, milletin seçtiklerini ve millî değerlerimizi asla ve kat’a linç edemeyeceksiniz. Bunu kalın kafanıza sokun.

Hem biz öyle demiyoruz. “Varsa yoksa (ille de) değerlerimiz, millî meselelerimiz ve milletimiz” diyoruz. Biz bu toprakları vatan yapanlarız. Şühedâ kanıyla ıslanmış mübarek topraklarımız, aziz vatanımız sarhoş kusmuklarıyla kirlenmesin istiyoruz.

Allah, dâvasını savunanların yardımcısıdır. “Ve Yansurekâllahu Nasran Ázîzá” àyetini^[1] siz bilmezsiniz. Biz, kat’i olarak iman ederiz. 26.12.2022

…………………………….
^[1] Fetih Sûresi’nin 3. àyetidir ve İ. Ü. Beyazıt Kampüsü giriş kapısının sol tarafında 1. àyet, ortada “Daire-i Umur-u Askeriyye”, sağında ise bu àyetin başı yazılıdır. Meâli: “Ve Allah sana çok şerefli (aziz) bir muzafferiyyetle yardım etsin” yazar.