AB Türkiye’yi 60 Yıldır Oyalıyor

Türkiye, AB (Avrupa Birliği) tarafından tam 60 yıldır oyalanıyor! Sizi AB’ye alacağız diye Türkiye’nin ağzına bir parmak bal sürüp akla-hayale gelmedik toz-pembe yalanlarla kandırıyorlar. AB üyeliği, tam 60 yıldır Türkiye’nin önüne temcit pilavı gibi her daim sunulmuş ve kırık plak gibi de ‘Şunları şunları yapın/tamamlayın sizi AB’ye üye yapacağız’ şarkısı söylendi. Son 20 yıldır AK Parti iktidarları döneminde de AB’den aynı nakaratları dinledik: Türkiye AB’ye vermiş olduğu tüm sözleri/taahhütleri yerine getirmesine rağmen… Hem de AB tarafından arsızca, utanmazcasına, dalga geçercesine, Türkiye’nin onurunu sarsarcasına bu yalanlar ve oyalamalar devam etti.

Tam 45 yıldır AB’nin ikiyüzlülüğünü ki riyakarlığını, yalanlarını, toz-pembe hayaller kurdurmasını, oyalamasını yazıp-duruyorum. Bundan 45 yıl önce de aynı şeyleri yazdım şu anda da aynı şeyleri yazmaktayım. Ben 45 yıla şahidim: demek ki bir de kalan 15 yılı var ki aynı yalanlar, oyalamaca ve kandırma çeyrek asır daha devam etmiş. İsterseniz Türkiye-AB ilişkilerinin geçmişteki 60 yılına kısaca bir göz atalım. Ki neden bu şekilde düşündüğüm konusunu izah etmeye çalışayım.

Türkiye-AB ilişkilerinin başlangıcı 60 yıl öncesi öncesine dayanır. Yani, 1963 yılında bugünkü Avrupa Birliği’nin (AB)  o zamanki adı AET (Avrupa Ekonomik Topluluğu) ile ortaklık anlaşması imzalanmıştı. Bu anlaşmanın üzerinden 24 yıl geçtikten sonra 1987 yılında Türkiye AB’ye tam üyelik başvurusu yaparak ivme kazandırmıştı. Türkiye’nin AB’ye üyelik başvurusunun üzerinden 12 yıl geçtikten sonra Türkiye AB’ye aday olarak kabul edilmişti. Ve 6 yıl sonra (2005) Türkiye tam üyelik müzakerelerine başlamıştı. 2005 yılının üzerinden tam 18 yıl geçti ve Türkiye hala AB’ye olacak !..

Türkiye’nin üyelik sürecinin yavaşlığından dolayı tamamlayabilmesi için 35 fasıldan oluşan maddelerin 16’sı açılmıştı. 2016 yılında başlayan mülteci anlaşması yapılarak müzakerelerin hızlandırılmasına karar verilmiş Türklerin Avrupa’da vizesiz seyahat etmesi amaçlanmıştı! AB’nin Türkiye’yi insan hakları ihlalleri ve hukukun üstünlüğü konusundaki eksikleri dolayısı ile AB yetkilileri katılım müzakerelerini bir süreliğine durdurmuştu. 2017 yılında da Türkiye’nin Kopenhag kriterlerini ihlal ettiği söylendi. Ve 2018’de de Türkiye’nin AB’liğinden uzaklaştığı ileri sürülerek Türkiye’nin katılım müzakerelerinin fiilen durdurulmasına karar verildi. Üstüne üstlük bir de AB-Türkiye Gümrük Birliği’nin modernizasyonu öngörülmektedir denildi!

Bir ay önce Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz ile AB Türkiye Delegosyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut bir görüşme yapmıştı. Görüşmede Türkiye ve AB ilişkileri ile küresel ve bölgesel birçok konu masaya yatırılmıştı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz AB’nin sadece AB için değil bölgemiz içinde önemine değinmişti. Hatta Rusya-Ukrayna Savaşı’nı örnek vermişti. Türkiye-AB ilişkilerinde siyasi engeller dahil olmak üzere ilişkilere yeniden ivme kazandırmaya, Gümrük Birliği, Vize Serbestisi Diyaloğu, mali işbirliğinin artırılması, yeşil dönüşüm, dijitalleşme, sürdürülebilir şehir içi ulaşım, temiz enerji, depremlerde dayanışma vs. birçok konu üzerinde karşılıklı iyiniyetli bir yaklaşım sergilenmişti.

AP’nin Türkiye hakkında ki 2022 yılı raporu 13 Eylül 2023 yılında AP Genel Kurulu’nda yapılan oylama sonucunda kabul edildi! Kabul edildi de ne oldu?! Hep aynı şeyler… Türkiye’nin AB’ye katılım süreci mevcut koşullar içerisinde yeniden başlatılamayacakmış! Buna rağmen bir de ötesi var! Ötesinde Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini kısa sürede onaylaması gerekiyormuş… Ayrıca temel haklar ve hukukun üstünlüğü gibi konularda Türkiye eleştirilmiş. Diğer yandan Türkiye’nin üyelik müzakerelerini sonlandırmaya yönelik değişiklik 460 oy ile reddedilmiş! Kısaca Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinin mevcut koşullar içinde yeniden başlatılamayacağı belirtilmiş.

Ve sıra geldi geçmişte yaptıkları gibi Türkiye’ye gaz verme faslına… Neymiş efendim Türkiye siyasi, ekonomik, enerji ve dış politika öneme sahip bir ülke olduğu için işbirliğinin devamına… Neymiş efendim karşılıklı çıkarları doğrultusunda ‘paralel ve gerçekçi’ bir çerçeve bulmaya yönelik yeni bir sürecin başlatılmasına… Neymiş efendim, Türkiye Ukrayna’daki savaşı kınamış ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne destek vermiş… Neymiş efendim, Türkiye küresel iklim değişikliği ve çevre konusundaki hassasiyette ilerleme kaydetmiş… Neymiş efendim, Türkiye, Ermenistan, Mısır, İsrail ve Körfez ülkeleri ile ilişkilerine normalleştirmek için olumlu adımlar atmış… Türkiye dünyanın en büyük mülteci nüfusuna ev sahipliği yaptığı için takdir edilmeliymiş… İyi de Türkiye’nin bütün bu yaptıkları nasıl bir ülke olduğunun apaçık göstergesi değil midir?! Türkiye zaten yapması gereken şeyleri yaptı.

Rapora göre, Türkiye Suriye, Irak ve Libya’da çok önemli roller üstlenmiş, Batı Balkanlarla özel bağları varmış, Doğu Akdeniz’deki gerilimlerin azalmasında etkili olmuş vs. gibi hususlar bir yandan eleştirilirken bir yandan da olumlu karşılanıyor! Ayrıca Kıbrıs’ta tek çözümün tek uluslararası yapıya sahip iki toplumlu ve iki bölgeli bir federasyon temelinde olduğu ileri sürülüyor! Bütün bunlardan dolayı Türkiye’nin Avrupa Siyasi Topluluğu zirvelerine katılımı memnuniyetle karşılanacakmış.

Ve raporda Türkiye’ye yönelik övgüler ve takdirlerle birlikte dolaylı yönden uyarılar/ikazlar ve aba altından sopa göstermeler de eksik değildi: Ukrayna-Rusya Savaşı’ndan dolayı patlak veren küresel gıda/tahıl krizi konusundaki Türkiye’nin çabaları/gayretleri ve Karedeniz Tahıl Girişimi’nden dolayı çok memnunmuşlar… Fakaaat asıl önemlisi Türkiye, AB’nin Rusya’ya yönelik politikasına yüzde 100 uyum gösterme çağrışana uymalıymış! Öte yandan dahası da var: Türkiye, demokrasi, yargı, medyanın bağımsızlığı, farklı etnik ve dini gruplarla kadın ve LGBSTİ haklar yönündeki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına titizlikle uyması gerekiyormuş!..

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç AP’nin Türkiye hakkındaki raporunu skandal bularak büyük tepki göstermesi çok isabetliydi. Bakan Tunç “Bu raporun Türkiye gerçeklerinden uzak, bazı marjinal çevrelerin tesiri altında ve tek yanlı hazırlandığı açıktır.” diyerek AP’nin skandal raporuna tepki göstererek Türkiye’nin tavrını aleni bir şekilde ortaya koymuş oldu. Aynı şekilde Dışişleri Bakanlığı da “Türkiye karşıtı çevrelerin dezenformasyonuna dayalı haksız itham ve önyargılarla dolu bu rapor, AP’nin gerek ülkemizle ilişkiler gerek Avrupa Birliği’nin (AB) geleceğine ilişkin her zamanki sığ ve vizyonsuz yaklaşımının bir yansımasıdır.” diyerek AP raporuna tepki göstermiştir.

Türkiye hakkında hazırlanan AP Raporu Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın Litvanya’da gerçekleşen NATO Zirvesi’nde düzenlemiş olduğu Basın Toplantısı’nda kendisine yöneltilen bir soru üzerin vermiş olduğu cevabı hatırlattı! Bir gazetecinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelttiği “İsveç’e verdiğiniz destek, Türkiye’nin AB üyeliğinin başlangıcı mı?” sorusunu üzerine  “Ağzın bal yesin” cevabını hatırlatmıştı! Ne yazık ki Türkiye hakkındaki yeni AP Raporu ile AB bu sefer içine biraz acı karıştırılmış bir parmak bal sürmüş oldu! 

Aslında AB’nin 2022 yılında sunduğu ve 13 Eylül 2023 yılında sonuçlandırdığı AP raporundan ne çıkacağını Cumhurbaşkanı Erdoğan da çok iyi tahmin etmesine rağmen belki de tarihte ilk defa umutlanmıştı! Çünkü Türkiye’nin Ukrayna-Rusya Savaşı sonrası ortaya çıkan küresel gıda/tahıl krizi, dünyadaki mülteci sorunu ve uluslararası ilişkilerdeki barışçı/yapıcı yönleriyle çözüm üretici olması dolayısı ile  AB’nin üyelik müzakereleri ile umut verici sözler sarfetmesinden dolayı bu sefer biraz olsa da umutlanan Cumhurbaşkanı Erdoğan da şu andaki sonuç karşısında şaşırmış olsa gerek! Cumhurbaşkanı Erdoğan AP Raporu hakkında şu ana kadar herhangi bir açıklama yapmadı. Fakat rapor hakkında açıklamalar Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ve  Dışişleri Bakanlığı’ndan geldi..