Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Mehmet ÇATAKÇI

CHP KURULTAYI

CHP KURULTAYI
Mehmet Çatakçı

Bu gün CHP’nin kurultayı yapılıyor.
Salonun her köşesinde gizli kulis var.
Sanki Kılıçdaroğlu bu adamları hiç yanına almamış ve seçimlerde bunlarla hareket etmemiş.
Tam bir komedi yaşanıyor.

Kurultay’ın heyecanı yönetim değişikliği ihtimalinden geliyor. Yönetim değişikliği de “Değişim sancısı” etrafında gelişiyor.
Kılıçdaroğlu’nun 14 – 28 Mayıs seçim yenilgisinin ardından “Değişim” söylemi başladı.
Kılıçdaroğlu o güne kadar defalarca seçim kaybetmişti ama değişim seslendirilmemişti.
Artık 2028’e kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan bir erken seçim çağrısı yapmazsa, genel seçim yoktu. Bu durumda bir ekip, artık Kılıçdaroğlu ile gitmeme, ya da “Böyle olmuyor” diyerek bir başka arayışa girdi.
Arayış “Değişim” söylemi ile gündem oldu.
12 Eylül’ün ardından Ecevit’in çıkardığı derginin adı da “Arayış”tı.
Muhtemelen Ecevit de o günlerde CHP’nin yerine nasıl bir siyasi hareketle toplumla buluşacağının arayışı içine girmişti.
Aslında “Arayış” önemliydi. Çünkü CHP çok partili hayata geçildiğinden bu yana tek başına iktidar olamamıştı.
Partiler iktidar olmak için yola çıkarlardı ve iktidar olmak için de toplumun önemli bir çoğunluğunun tasvibine mazhar olmak isterlerdi.
CHP Cumhuriyet’in kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti idi, ardından yine kurucu kadrodan İsmet İnönü liderliğinde yol almıştı.
Peki neden iktidar olamıyordu?
Toplumla iletişimin koptuğu yer neresi idi.
Diyelim toplum, bir şekilde CHP’ye karşı şartlanmışsa, bu şartlanmışlığı aşmak için bir şey yapılamaz mıydı?
Ya da toplumla CHP arasındaki mesafe aşılamazsa, bu parti ilelebet muhalefette kalmaya mahkûm mu olacaktı?
Kılıçdaroğlu’nun liderliği mağlûbiyetlerle geçti. Son dönemde Kılıçdaroğlu, “Helâlleşme” kavramı çerçevesinde kimi açılımlar yaptı. Bunu biraz tek başına yapmış gibi gözüküyor. Parti kadrolarının “Helalleşme”yi anladığı da içselleştirdiği de gözlenmiyor.
“Helâlleşme” geçmişten bugüne bir özeleştiriden kaynaklanıyor. Yani “CHP kimi toplum kesimlerine karşı yanlışlar yaptı, en azından gidip onların dertlerini dinlemedi, şikayetlerine kulak vermedi…”
Kılıçdaroğlu, muhtemel ki bu yanlışların farkındaydı. Belki yanlışların bir kısmı, içinden geldiği toplum kesimlerine de yönelikti. Belki bir kısmı, dindar toplum kesimlerine yönelikti
CHP’nin diğer kesimleri bu noktada Kılıçdaroğlu’na ne kadar katılıyordu? O kesimler, söz konusu uygulamaları “Devrimcilik” sürecinin kaçınılmaz sonucu olarak görüyor olabilirler miydi?
Yoksa CHP değişeceğine toplum mu değişmeliydi?
Velhasıl Kılıçdaroğlu CHP’ye bile kendini anlatamadı.
işin ilginç yanı Kılıçdaroğlu’nu değiştirmek isteyenlerin de “CHP’de Değişim” diyerek yola çıkıyor olması.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’a Ekrem İmamoğlu’nu başkan adayı olarak önermesi de kendi değişim çizgisinin sonucu idi. Ekrem İmamoğlu, hayat tarzı itibariyle modern niteliklerde olmasına rağmen, muhafazakâr camianın kodlarına yabancı birisi değildi. Eyüp Camiinde Kur’an okumayı hangi CHP’li düşünebilirdi, bunu herhangi bir arızaya yol açmadan yapabilmek, bu noktada epeyce bir hünerin eseri olmalıydı.
İmamoğlu’nun siyaset yürüyüşüne dikkat ettim, klasik CHP dilinin her an yapabileceği falsolara rastlamadım. “Muhafazakâr” diye tanımlamak da olmaz belki ama, o değerlerde falso yapmayacak kadar da duyarlı gözüküyor.
Değişim onun etrafında gelişiyor. Kılıçdaroğlu’na alternatif olarak Özgür Özel çıktı. Özgür Özel yıllardır CHP yönetiminde adeta sözcü konumunda. İyi konuşuyor. Coşkulu. İyi konuşma ve coşku, “CHP’de değişim”i getirir mi?
Mesela bu kadro, “Değişim” üzerine çalıştı mı? Geçmişten bugüne CHP’nin hangi temel sorun(lar)dan dolayı geniş toplum kitleleri ile sağlıklı iletişim temin edemediğini analiz etti mi?
Ben CHP kadrolarının şu veya bu düğmeye basıldığında yeniden yeniden “Eski CHP ruhu”na büründüğünü düşünürüm.
İşin ilginç yanı CHP kadrolarının bu özelliğini, mesela Ak Parti yönetimi de biliyor. Hangi düğmeye basılırsa nasıl bir refleks ortaya konacağını avuçlarının içi gibi biliyorlar. O düğmeye basıyor ve anında CHP’yi “Eski CHP” haline getiriveriyorlar.
CHP’deki değişim nasıl olacak, bilmiyorum. Ancak, değişimin metinler boyutunda koordinatları kaleme alınırken bir de kadrolarda refleks eğitimi yapmanın kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Tepeden tırnağa…
Yarın CHP’nin kurultayı var. Muhalefet önemli. Toplumsal duyarlılığı arkasına almış bir muhalefet en az iktidar kadar önemli. CHP iktidar olamadı bugüne kadar, bugün ondan beklenen etkili bir muhalefet olması…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER