Kısa kısa hal-i pür melâlimiz…

Türkiye’de bir yılda 983.808 trafik kazası meydana geldiği açıklandı. Yıllardır ısrarla Trafik Bakanlığı kurulmalı dediğimizde dudak bükenler işitti mi bu haberi?

* * *

Terör Partisi HDP nihayet kapatılacak. Gözler Anayasa Mahkemesi’nde. Lâkin AYM yargıçlarının iddianameyi (ve rapörtörün hazırlayıp birlikte önlerine koyacağı) yüzlerce dosyayı reddetme şansı yok. Yàni artık inşá’allah HDP mazide kalacak. Ve inşá’allah PKK terörü de çok yakında aynı akıbete uğrayıp yok olup gidecek.

“Bu devleti yıkmamız gerekir, katil devlet yıkılmalı” diyenleri, sırtını alenen terör örgütüne dayadıklarını söyleyenleri, “Aponun her yere heykelini dikeceğiz” diyen başkanları ve nihayet “hele kapatın bakalım, kapatın da neler olacak görün” diye devleti tehdit eden mebus (!) görünümlü teröristleri ile bu HDP’yi kapatmak gerçekten de bir námûs meselesidir. Bahçeli çok haklı.

* * *

Başörtülülere yönelik şiddet ve taciz bitmiyor. Son olarak  E. Ç. İsimli sözde bayan, bir parkta oturmakta olanlara önce sözlü tacizde bulunuyor, sonra yanlarına gelerek fiziki saldırıda bulunuyor.

Elindeki kutular ve sair eşyalarla başörtülü kıza vuruyor, yumruklar peş peşe geliyor. Ve bu vahşetin müsebbibi saldırganı adalet mekanizması bir kapıdan alıyor öbüründen salıyor!

Kanada’da İslâmofobi varmış. Yahu biz daha kendi ülkemizdeki bu azılı din düşmanlarının saldırılarına mani olamıyoruz. Hem de İslâmcı iktidarın şu en kuvvetli zamanında!..

Adalet Bakanlığı’na “acil” koduyla duyuruyorum!. Böyle devam edilirse iyi bilinsin ki halk ihkak-ı hak yapacaktır! Yàni kendi işini kendi görecek, devletin adaletine güven kalmayacaktır. Yàni? Yàni mülkün temeli 12 şiddetinde bir sarsıntı ile çökecektir!

* * *

Diyanet İşleri Başkanı bir hutbe veriyor, bin saldırıya uğruyor. Bir imamımız Kur’ân’dan bir àyet okuyor din düşmanları kadar beyinsiz bazı sözde Müslümanlar dahi tepki veriyor.

Neymiş o imam, Atatürk’e saldırmış. Gelsin 5816’dan mahkûmiyet! Bir kişi de çıkıp “ne alâka yahu?” deyip bunlara ağzının payını veremiyor. Ricâl-i devlet 20 yıllık iktidar sonunda bu halde olmamalıydı. Hattâ şu her tarafa çektikleri 5816’yı çoktan kaldırmış olmalıydık…

* * *

Merhum üstad Mehmet Şevket Eygi bir eski (eskimez) yazısında şöyle diyordu: “İstanbul Üniversitesi Anayasa Hukuku Kürsüsü Başkanı Ord. Prof. Dr. Ali Fuad Başgil, 1960’ların başlarında tutuklanmış, önce Harbiye binasının yer altındaki bir hücresine konulmuş, oradan Balmumcu cezaevine nakl edilmişti. Bir kaç arkadaş ziyarete gitmiştik. Koskoca bir Anayasa profesörü, nice hakim ve savcının hocası olmuş, yaşlı bir üstad âdi suçlular ile birlikteydi. Suçu neydi? Düşünmekti. Müslümanların temel insan hak ve hürriyetlerini savunmaktı. Kendisine bir kutu lokum götürmüştük. Kutuyu açmışlar, lokumlara iğne batırmışlardı. Ne arıyorlardı acaba?

İtildik, kakıldık, süründürüldük… Korkutulduk… Rahat ve huzur görmedik… Hakarete uğradık… Bize düşman muamelesi yapıldı… Tehdit ve tehlike olduk. Kimler için? Onlar için…

Şimdi kalkmışlar, bir elleri yağda, bir elleri balda olduğu halde “Korkuyoruz, çok endişe ediyoruz…” diye yaygara kopartıyorlar. Acaba neden korkuyorlar? Rantları ellerinden gidecek diye mi?… Bu ülkedeki hegemonyaları, hâkimiyet, emperyalizm ve saltanatları son bulacak diye mi?…”

Muhterem ricâl-i devlete sesleniyorum. Şu birkaç madde halinde hülasa etmeye çalıştığım vaziyetimiz karşısında ne diyorsunuz? Bu manzara sizi utandırıyor mu, yoksa hálâ, “hadi canım, devlet yönetiyoruz biz, iş öyle kolay değil” demeye devam mı edecekler?” 09.06.2021