Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Umut Nimet Ataş

“Korkuyu Korkutan Analar “

“Korkuyu Korkutan Analar “

“Evet Diyarbakır annelerini kast ediyorum ” “korkuyu korkuttular “

22 Ağostus 2019’da akşam haberlerinde beyaz yazmalı bir annenin feryadını duydu tüm Türkiye; O anne elindeki taşı hdp binasının camına vurup “Sizin çocuklarınız hangi özel okulda okuyor? ” sorusunu sorması ile tüm Türkiye bir destana şahitlik etti. Ve o hakkaniyetli duruş ile başladı her şey. Merkez Sur ilçesindeki bir mahallede yaşayan anne Hacire Akar, nişanlı oğlu Mehmet Akar’ın düğün hazırlıklarını yapmaya başladı.
Evladını evlendirmenin hayalini kuran Akar, oğlundan 2 gün boyunca haber alamayınca polis merkezine giderek kayıp müracaatında bulundu.
Daha sonra oğlunun telefonunu inceleyen Akar, HDP’den gelen mesajlardan dolayı, oğlunun partililer aracılığıyla dağa kaçırıldığını düşünerek, beraberinde yakını olan iki kadınla birlikte HDP il binası önünde aldı nefesi.
Bazı HDP’lilerle tartışan Akar, camını kırdığı parti binasının önünde 22 Ağustos 2019’da oturma eylemine başladı.
Ve işte herkesin yıllardır yapılan onlarca akademik çalışma, istihbarat ekiplerinin siyasilerin sorduğu sorunun cevabı ortaya çıkıyordu neydi sorduklari bu ! ” Bu çocuklar nasıl dağa çıkıyor ” İşte en bariz cevap; anne Hacire Akar ‘ın duruşu ile ve verdiği kordinatla birlikte ortaya çıkmıyor mu? ” Bu çocukların ellerinden kalemi alan, umutlarını çalan, bu çocukları ölüme gönderen adresin HDP il binaları olduğu; Hacire annenin duruşu sonrası oralara yapılan aralıksız baskınlar neticesinde ailelerin kaybolan çocuklarının montunun , kimliğinin, atkısının ,fotoğraflarının, videolarının HDP il binalarında bulunan ikna odalarında ortaya çıkması ile belgelendi adeta !
Evet, Diyarbakır sokaklarını adeta yıkan bu feryatlar Muş ,Van ,Hakkari, Şırnak ve hatta İzmir’i de aşıp ta Almanya Berlin’de yankılandı.Ve 1-3-5-7-9 derken milyonlara dildar oldu Hacire anne. Bu başarının nedeni çok açık ! Verilen koordinat doğru, adres açık ve hedef on iki idi. Nihayetinde Tüm Hacire anaların evlatlarının siyasi kirli bir sermayeye kurban edildiği artık tescillenmişti ! Ve eli kanlı silahlı hain bir terör örgütünün silahsız ama korkusuz, inançlı anneler tarafından her gün geçtikçe mum gibi eritildiğini söylesek abartı olmaz sanırım. Son 6 yıldır terör örgütüne katılımın olmaması önemli bir dip not olarak şöyle bir köşede dursun.
Şu ana kadar 304 aileye ulaşan Diyarbakır anaları yürüttükleri destansı mücadele ile 37 ananın evlat hasretinin hdp önündeki çadırda 685 ‘inin ise güvenlik güçlerinin titizlikle yürüttüğü çalışmalar ile Türkiye’nin farklı illerinde yüreği yanan anaların yüreğindeki ateşin son bulmasına vesile oldu .
Bu onurlu eylemin başladığı ilk günden bu güne ziyaret ettiğim Diyarbakır annelerinden Ayşegül Anne ,Sabire Anne ,Nazlı Anne ve elleri öpülesi diğer annelerin verdiği en önemli mesaj ise ” Biz sadece evlatlarımızı istemiyoruz, evlatlarımız için burada değiliz, aynı zamanda Kürt halkı adına buradayız Kürt halkının kimliğini ,kültürünü , inancını ve evlatlarını yok etmeye çalışan alçak PKK ‘ya ve siyasi uzantısına baş kaldırdık ” diyorlar; onların dudaklarından inançları ile söylediği bu cümleler dökülürken bölgenin bir genci, bir Kürt genci olarak utandım adeta.Neden bu anaların ortaya koyduğu adamlığı bizler ortaya koyamadık? Kusura bakmasın hemşerilerim ve soydaşlarım bizler korkak ve aciz insanlarımışız diyorum. Çünkü bizler bu duruşa gereken desteği vermeyi başarıp o anneler kadar adam olmayı başarabilseydik, belki de bu gün Rojdalar ,Baranlar , Aliler ,ve Berfinler tabutlar içinde sokaklara gelmek yerine önlükler içinde hastanelerde insanlığa faydalı doktor ,şanlı şerefli üniformayı giyen sokakları koruyan birer polis olabilecekti ….
3 Eylül Cumartesi bu destansı mücadele 3 yılı geride bırakmış 4.yılına girmişti. Elbette bu anaların evladı olarak oradaydım. Türkiye’nin önde gelen gazetecileri , sivil toplum örgütleri de oradaydı.Kendisini bu annelerin öz evladı gören, bu anneleri 1 saniye dahi yanlız bırakmayan, “Soylu duruş” terörün korkulu rüyası ve anaların en içten duası İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu da oradaydı. Günlerdir Pakistan’da mazluma umut olmuş lakin yine de hiç uyumadan, dinlenmeden Diyarbakır Annelerinin yanında almıştı soluğu. Kurulan platform ile aracının durduğu yer arası mesafe 15 metre bile yokken anaların sevgi ve muhabbet ile ona sarılıp ağlamalarından ötürü platforma ulaşması 1 saati buldu sayın bakanın. Ve mikrofonu eline alıp annelere bakmasıyla damla damla göz yaşı aktı bakanımızın gözlerinden. Koca bakan belki de alçak PKK ‘lılar sevinmesin diye göz yaşını belli etmemeye çalışsa da anaların yüreğindeki acıyı yüreğinde hissettiği için sesi bir başkaydı Soylu bakanın. ekranlarda dik duruşlu sert bir ses tonu ile görmeye alıştığımız Soylu bakan o annelerin karşısında konuşurken onların azmine ve duruşuna olan hayranlığını gizleyemiyor adeta sesi titriyordu .Bir ara gazeteci abilerle su içmeye gidip geldiğimizde karşımızda beyaz tülbentli annelerin bağırlarına bastıkları soylu evlatları ile yürüyüşe kalktıklarına slogan attıklarına şahitlik ettik. Binlerce insan, ve en önde Soylu bakan, korkusuz anneler; hep bir ağızdan ” KÜRT – TÜRK KARDEŞTİR PKK KALLEŞTİR ” sloganları ile inlettiler Diyarbakır sokaklarını. Diyarbakır bir tarihe canlı şahitlik ediyordu adeta. 32 yıldır farklı isimlerle varlığını Diyarbakır’da sürdüren HDP bu annelerin mücadelesi ile beraber kepenk indirmiş, suçluluk psikolojisi ile parti binasını kapatıp kaçmıştı. HDP binasının çevresi başta olmak üzere binlerce insan artık cesurca Kahrolsun PKK diyebiliyordu ! Tek temennimiz 4 . yılda tek bir annenin evladından ayrı kalmaması ve bu çocukların kanını akıtan bu çocukları alıp canavarca hislerle karşımıza birer cani terörist diye çıkaranların nefes almaması …. Evladınız olarak, genç ve de acemi bir kalem olarak sizlere naçizane bir tavsiyede bulunacağım: 28-29 yıllık ömrüm bu kirli alçak zihniyetin varlığını güçlü şekilde sürdürmeye çalıştığı doğu ve güneydoğu coğrafyasında geçti. Ne öğrendiğimi ya da sorunun neden kaynaklandığını merak edenlere diyeceğim odur ki; Evlad-ınızz Umut der ki dünyada 1 terör örgütü lideri ve 2 terörist olmak üzere 3 çeşit terörist olduğunu öğretti bu coğrafya bana! Terör örgütü liderinin elinde para olduğuna eminiz artık, bu para ile elinde kalem olan genç beyinleri satın alıp ,o kalemin mürekkebini boşaltıp, kandan bir mürekkebi var edip, o kandan mürekkepli kalem ile senaryolar çizip, eli silahlı teröristleri var ediyorlar. Ve böylelikle eli kalemli ve eli silahlı teröristin akıttığı kan, cebinde para olan teröristin düzeninin devamlılığı…Aman dikkat cebinde para olan teröristlerin oyununa ve alçakça düzenine alet olmayalım vesselam!!!

Umut Nimet Ataş 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER