Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

«Kudurma» noktası

Müslümanlar sonunda Ayasofya’yı ibadete açtı, müzeliğini bitirdiler ya, Batı’nın haçlılarından ziyâde yerli gâvurlar rahatsız oldu.

Rahatsızlıkları da aylardır bir nebze olsun eksilmedi hattâ giderek arttı. Öyle ki “kudurma noktası”na erişti denilse yeridir.

Sıvıların nasıl ki bir «kaynama noktası» varsa psikolojik bir rahatsızlıkla malül olanların da «kudurma noktası» var zâhir.

«Ayasofya İmamı»na hücuma kadar vardı iş.

Hocanın bir sözünü dillerine doladılar, tutmadı. Şimdi de “ilâhiyatçıdan profesör olmaz, prof’luk akademik bir payedir, şüphe etmeden olunmaz” gibi kerameti kendinden menkul laflar ediyorlar.

Yàni “eğer «Ayasofya İmamı»nın Profesör titri olacaktıysa önce Allah’tan şüphe etmesi gerekirdi” diyor herifler. Tamam insanın ağzı torba değil ki büzesin, eyvallah. Fakat insanın beyni de çöplük değil ki, bu tür lakırdılarla doldurasın. Yerli gâvurların kafa yapısı da bozuk.

* * *

Türkiye’nin Batılılaşma macerasında, dünyanın hiçbir medeni ülkesinde itibar görmemiş bir «irticâ» hikâyesi vardır.

Belki Fransız ihtilâli böyle bir zihniyete sahip olmuşsa da sonrasında lâiklik formülü ile dindarların rencide olmasına mani olunmuş ve bugünkü Fransa’da dindarlık hiç de gericilik anlamında zikredilmiyor. İngiltere desen başörtüsünde meselâ ilköğretimde bile yasak yok! Sanki İslâm devleti.

M. Kemal paşa Fransız ihtilâlini incelemiş, sonuçları üzerinde kafa yormuş ve nihayet lâiklik fikrini benimsemişti. Ölümünden sonra fabrike edilen (Moiz Kohen) Kemalizmi ise, paşanın araladığı kapıyı ardına kadar açmakla kalmamış, lâikliği (bidâyetteki) anlamı olan “dinle alâkası olmayan, ammî (sıradan halktan biri)” yorumuna sabitlemişti.

Lâik olmak demek seküler olmak demekti. Lâikliğin mucidi Fransa bile bugün bunu öyle kabul etmiyorken, kraldan fazla kralcılığın anlamı neydi?

Şuydu: Müslüman Türkiye halklarına rağmen biz dinsizliği hâkim kılacağız, çatlasanız da patlasanız da bunu yapacağız…

Bizim Atatürk muhalifliğimiz, işte tam da bu yüzden. Biz Atatürk’ten ziyâde Atatürk paravanı ardındaki din düşmanlığından rahatsızız, bu yüzden bunların Atatürk maskesini parçalamak istiyorum.

Atatürk bunlar yüzünden gerçeği görememiş, din muhalifliği vahim ve büyük hatasından dönememişti. Ahiretine yazık oldu.

İstiklâl mahkemesi yıllarıydı. Bursa’da bir Müslüman, Ulucamide Ezan okuduğu için tutuklanmış, Paşa Bursa’ya doğru yola çıkmış, “irticâ hortladı” manşetleri atılmış, yer yerinden oynamıştı.

Diktatörlük iktidarının faşist başyazarı Falih Rıfkı; “Biz tarihte ilk defa mâbetsiz bir şehir inşa ettik” cümlesini içeren bir makale bile yazmıştı.

Namussuzların devri bitmedi. 28 Şubat’çı paşa müsveddesinin “bin yıl sürecek” kodlu mesajı nesilden nesile intikal edecek gibi. Zira hálâ irticâ, lâiklik, lisede, TBMM’sinde mescid mi olurmuş, başörtülü, cüppeli subay yaygaraları ile Türkiye’nin terakkisine mani oluyorlar ve maalesef Müslüman iktidar bu vahim mesele ile yeteri kadar ilgilenmiyor!

* * *

İslâmî  ıstılâh (kavramlar) köşeyazılarında, kitaplarda yazmakla, anlatılmakla halka öğretilemez. Bunların, ehliyetli kimseler tarafından tâlim ve tedris edilerek (ders verilerek, eğitilerek) okutulması ve kazandırılması gerekir.

Profesör titri olan veya olmayan lâkin mutlaka ehil muallimler olacak, tâlim edecek, karşısındakiler teallüm ve tederrüs edecekler ve sonunda imtihan yapılacak, talebelerin öğrendiği anlaşılacak.

Türkiye’nin ziyâlı bir âtî için en büyük engeli yine Türkiye’dir. Zihinlerde hakiki anlamdaki ziyânın nurları inkişaf etmeli, ettirilmelidir. 01.04.2021

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER