Lâiklik evrensel bir değer değil

Amiyane tâbirle gidişat (meyil, trend, genel yöneliş) hiç de hayırlı değil. Fikri durmuş insan sayımız (maalesef) giderek artıyor.

Liselerimizde doğru dürüst mantık dersi verilmiyor. Oysa akl-ı selim, doğru mantığın eseridir. Bu yüzden “bu kadarı ancak tahsil ile mümkün” denilen mürekkepli «cehl-i mürekkeb» aldı yürüdü…

Bilmiyor, bilmediğini de bilmiyor… bunlarda mantık aramak, çölde Trüf mantarı aramak gibi…

* * *

Bazı konularda esaslı hiçbir belge bulamazsınız. Oysa sosyal medyada hadîs-i şerîf’lerden çok zikrediliyordur… Bunlar -eğer sahihse- gizli olmaları gereken bilgi yahut belgelerdir. O takdirde de, ortalık malı değillerdir. Birisi bir şey uyduruyor, diğerleri de bunu tevatür^[1] derecesine ulaştırıyor… Bunun son misâli ise, resmen trajikomik…

ABD eski başkanlarından biri CIA şefleri ve sair şürekâsını toplayıp geçmiş karşılarına ve “Müslüman ülkelerde lâiklik olmamalıdır. Onların hattâ halifesi bile olmalıdır. Öyle ki, o ülkelerin başındaki çobanı ele geçirip istediğimizi yaptıralım…” demiş!..

Güler misin, ağlar mısın? Duyan da sanacak ki, Türkiye ve Mısır gibi ülkelerde askerî darbeler (ihtilâller) lâiklikten kurtulmak için yapılmış ve darbeciler bir de halife koymuşlar ümmetin başına…

Yahu Google robotuna sorsan o bile söyler… Yalnız Türkiye’de değil, Müslüman coğrafyanın tamamında, istisnasız tüm askerî darbeler İslâm’ın kökünü kazımak için yapıldı. Daha doğrusu yaptırıldı… Ve lâiklik denilen sekülarizm maskesi de, böylesi mihrakların eseridir.

* * *

1921 ve 24 Anayasalarında lâiklik yoktu. Meclis hatimlerle duâlarla açılmıştı. «Kurucu Anayasa» İslâm’ın izzeti için yapılmış, M. Kemal paşa da bu minval üzere kurucu mecliste bir konuşma yapmıştı.

Mantık olmayınca ağzı olan konuşur: «Kuruluş Anayasası»na dönmek için devletin yıkılması gerekiyor bile derler. Niye? Adı «kuruluş» olduğu için mi? Sevsinler mantığınızı…

“Cumhuriyet’in kurucu(su tek adamın)felsefesine dönmeliyiz” diyen CHP’ye de “Cumhuriyeti yıkmak mı istiyorlar, ne ayak” deseydiniz ya…

Mantık bu denli tamktakır kurubakır olsa da, bendeniz Allah’tan ümidimi kesmem, belki gün gelir hidayet bulurlar diye uğraşırım. Bu nedenledir ki, eski bir yazımızda “hatırlatmak iyidir” demiştim.

HATIRLATALIM: Başta “Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi” olmak üzere temel insan hakları ve hürriyetleri ile ilgili bütün (tekrar ediyorum: BÜTÜN) metinleri, beyannameleri, sözleşmeleri açınız ve oralardaki hak, hürriyet, haysiyet değerlerinin neler olduğuna bakınız.

Hürriyet bir değerdir, âdil yargılanma hakkı bir değerdir, toplantı ve yürüyüş hakkı bir değerdir; din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyeti ana bir değerdir.

Düşüncelerini, görüşlerini, tenkitlerini açıklamak hakkı ve hürriyeti bir değerdir… Seyahat hürriyeti… Basın, yayın hürriyeti… Güvenlik… Adalet hep birer değerdir… Demokrasi de (mutlak olmasa bile) değerdir.

Evrensel ve temel insan haklarıyla ilgili metinlerin hepsinde haklar, hürriyetler, değerler, yerine göre vazifeler yazılıdır da, bunların içinde (hiçbir metinde, beyannamede, sözleşmede) lâiklik ve sekülarizm diye bir değer, bir hak, bir hürriyet, bir vazife yoktur!..

Kuzum, lâik kaç ülke var küremizde? Fransa, Portekiz, Türkiye… Ve belki birkaç küçük sömürgemsi devletçik… Oysa, İngiltere gibi AB’ye tek başına kafa tutan demokrasi beşiği bir ülkede lâiklik yoktur. «İngiltere’nin dini Anglikan Kilisesidir» diye yazar anayasalarında… 02 Mart 2021

————————————————-
[1] Dinî anlamında, bir hadîs-i şerîf’in; yalan söylemelerine ihtimal verilmeyen birçok râvî tarafından sağlam bir isnad zinciriyle rivâyeti, nakledilmesi: