Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muhsin Akıl

ABD’NİN TÜRKİYE’Yİ İŞGAL PLANI: Adım Adım Savaşa Doğru!..

ABD’nin Türkiye’yi İŞGAL PLANI yıllardır yazılıp-çiziliyor. Bu konuda romanlar ve araştırma kitapları yazıldı, diziler ve belgeseller çekildi. Türkiye’de çok önemli stratejist, akademisyen, dış politika ve güvenlik uzmanı, yazar ve gazeteciler, yazılı, görsel ve sosyal medyada fikir ve düşüncelerini açıkladılar, köşe yazıları yazdılar, televizyonlarda tartıştılar…

Ateş olmayan yerden duman tütmezdi! Türkiye’nin 100 yıllık ABD ilişkileri zaten her şeyi izah etmeye yetiyor…  NATO üyesi olmamız, AB üyeliği için aday olmamız ve BATI ile iyi geçinmemiz hiçbir şeyi değiştirmiyordu. Türkiye, ABD’ye, AB’ye ki BATI’ya ne kadar gülücükler gönderirse göndersin, ne kadar iyi niyetli yaklaşımlar yaparsa yapsın, ne kadar siyasi, ekonomik ve toplumsal ilişkiler kurarsa kursun 100 yıl içinde hiçbir şey değişmemişti. Ve değişmiyordu. Ki değişmeyecek de…

Türkiye bir NATO üyesi ve AB aday ülkesi olmasına rağmen ABD,  Türkiye’yi işgal edebilmek için yıllardır siyasi, ekonomik, teknolojik, baskı/şiddet, ambargo vs. her yolu denedi ama başaramadı.

Bu konuda 1000 yıl öncesi ilk Haçlı Seferleri iyi bir örnekti… Arkasından Kudüs’ün ve İstanbul’un fetihleri… Tarihten daha sayamayacağımız kadar örnek verebiliriz. Ve Osmanlı İmparatorluğu’nun parçalanması da bu yüzden olmuştur. Geriye kalan (şehit kanlarıyla sulanmış) bir avuç Anadolu toprağının BATI tarafından işgal edilmeye çalışılması da bu yüzden olmuştur. Kurtuluş Savaşı bize her şeyi izah etmekte… BATI, Osmanlıyı parçalayabildi ama Anadolu’yu işgal edemedi. İşgal güçleri Çanakkale’de ve Anadolu’da hezimete uğradılar ve Anadolu’yu terk etmek zorunda kaldılar.

Osmanlı dağıldıktan sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde/liderliğinde geriye kalan şehit kanlarıyla sulanmış bir avuç toprak parçası üzerinde kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti de onlar için bir hedefti. Silahla yapamadıklarını bu sefer siyasi, ekonomik, kültürel, toplumsal, terör vs. birçok argümanla yapmaya çalıştılar. Türkiye’nin üzerinden siyasi ve ekonomik baskılar, ambargolar, anarşi, kargaşa 100 yıl boyunca devam etti. Her 10 yılda bir yapılan darbeler, sağ-sol çatışmaları, ideolojik kamplaşmalar bile Türkiye’ye olan düşmanlıklarının apaçık göstergeleriydi. PKK ve FETÖ terör örgütlerini 40 boyunca Türkiye’nin başına bela edenler de onlardı.

Tarihi gerçekler BATI’nın hafızasından hiçbir zaman silinmedi. BATI ne Selçukluyu ne de Osmanlıyı unutabildi! Türk kelimesi bile BATI’yı ürpertiyordu. Türklere karşı içsel büyük bir korku vardı içlerinde. BATI bu korkuyu bir türlü içinden atamamıştı. Türkleri hiçbir zaman sindirememişti. BATI’da TÜRK deyince zaten MÜSLÜMAN akla geliyordu. Müslüman deyince de Türk… O yüzden Türkiye Cumhuriyeti Devletini’ni her zaman kontrol altında tutmak yolunu seçtiler. Yıllarca da Türkiye’nin siyasetine, dış politikasına, ekonomisine, askeri düzenine, istihbaratına müdahale ettiler. İç kargaşa, anarşi, terör ve ekonomik krizler ise cabası…

BATI, Türkiye üzerinde yıllarca gölge oluşturdu! Sadece Türkiye’ye vermiş olduğu rolün layıkıyla oynanmasını istenmişti. Türkiye rolünü kimi zaman güzel oynadı! kimi zaman da BATI kostümünü atarak kafa tuttu! İşler ters gittiğinde ise darbeler, baskılar, tehditler, ambargolar…

BATI, (ABD ve Avrupa ülkeleri) Türkiye’nin ilerlemesini/gelişmesini ve büyümesini hiçbir zaman istemedi. Türkiye ne zaman kendi ayağı üzerinde durmak istese engellendi. Türkiye ekonomik, teknolojik ki kalkınmaya yönelik adımlar attıkça önüne takoz koyuldu.

Şu andaki Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan liderliğinde/önderliğinde AK Parti’nin iktidara gelinceye kadar Türkiye’nin mazisindeki gelişmeler ve olaylar bu şekildeydi. Ne olduysa AK Parti iktidara geldikten sonra oldu. Türkiye değişmeye, gelişmeye ve büyümeye başlamıştı. Türkiye artık BATI kontrolünde kalmak istemiyordu. Önce ayağındaki ve boynundaki BATI prangasından kurtulmak için 10 yıl boyunca gayret gösterdi. Nihayet üzerindeki prangaları bir kenara atarak demokratik özgürlüğüne kavuşmuştu. Artık başta terörle mücadele olmak üzere ekonomik, teknolojik ve her alanda devrim niteliğinde admlar atmaya gelmişti. 

Türkiye, PKK ve FETÖ terör örgütlerine en büyük darbeleri vurdu. PKK ve FETÖ terör örgütlerini Türkiye dışına atıldı. Zaman içinde kendi silahımızı, kendi uçağımızı, kendi savaş gemilerimizi kendimiz yapar hale geldik. Uluslararası arenada gücünü kanıtlayan Türkiye uluslararası krizlerde (Rusya-Ukrayna Savaşı sebebiyle Tahıl/Gıda Krizi vs.) arabuluculuk yapmaya kadar büyük işler başardı.

Türkiye, siyasi, ekonomik ve her alanda özgür hareket ederek Rusya ve Çin ile de ilişkilerini güçlendirecek boyuta geldi. Komşularıyla sorunlarını gidermek için elinden gelen her şeyi yaptı. Yunanistan, Mısır, İran vs. birçok ülkelerle sıcak temaslar kurarak yeniden güzel ilişkiler başlattı. Ta ki İsrail’e kadar!..

Türkiye’nin bu gelişmesinden ve büyümesinden başta ABD olmak üzere birçok AB ülkesi rahatsız olmuştu. Ne yapıp-edip Türkiye’yi durdurulmalıydı. Fakat Türkiye’yi durdurabilmek için önemli gerekçeler ve nedeler lazımdı! Ne yazık ki bir değil birçok sebep/gerekçe buldular. Türkiye bir NATO ülkesiydi, en iyi gerekçe Rusya ilişkileri! Türkiye bir AB’ye aday ülkeydi, en iyi gerekçe Avrupa’dan kopmaması! KKTC ve Güney Kıbrıs da iyi bir sebepti! Zaten yıllardır Yunanistan ile arası limoni! Ve en önemlisi Türkiye’ni MAVİ VATAN diyerek Akdeniz’de palazlanmasını engellemek gerekiyordu. Şayet Türkiye doğalgaz ve petrolde özgürlüğüne kavuşursa BATI için çok büyük tehlike arzedecekti.  O yüzden bunun bir an önce önüne geçilmeliydi! Ve sonunda İsrail-Filistin Savaşı konusunda Türkiye’nin almış olduğu tavırdan daha büyük bir gerekçe olur muydu?!

Türkiye nasıl olsa yıllardır Filistin’e destek veriyor! Nasıl olsa yıllardır Filistin’den yana tavır alıyor! Nasıl olsa Arap ülkelerinden daha çok Filistin davasının haklılığını savunuyor! İsrail ise Filistin toprakları üzerindeki hayallerini tam olarak erçekleştirememişti. Öte yandan Ortadoğu’da İsrail’e komşu, kardeş olabilecek BÜYÜK KÜRDİSTAN DEVLETİ Projesi de Türkiye yüzünden gerçekleştirilemiyordu! Ayrıca 100 yıl önce olduğu gibi Ortadoğu haritasının yeniden çizilmesi zamanı da gelmişti! Ortadoğu haritasını 100 yıl önce İngilizler çizmişti. Şimdi çizme sırası ABD’de de…

O yüzden Ortadoğu’da kurulacak olan yeni düzen için bir SAVAŞ gerekiyordu. Aynen Irak’ta, Suriye’de olduğu gibi! İran ve Türkiye’de başarılamadı! Ama İsrail üzerinden Filistin bahanesi ile bu savaş çıkartılabilirdi. Bu nedenle de bir kıvılcım gerekiyordu! İsrail’in Filistin halkı üzerinde yıllardır yapmış olduğu zulüm ve baskı bu işi tetikleyebilirdi. Zaten Filistin toprakları İsrail tarafından işgal altındaydı. Ayrıca Filistin’i Gazze ve Batı Şeria diye ikiye bölmüşlerdi. Filistin’e Gazze üzerinde daha çok baskı, daha çok şiddet daha çok ambargo yapılmalıydı. Ve zaman içinde İsrail Gazze’yi açık hava hapishanesi haline getirdi. Gazze halkı adeta bir kafese mahkum edilmişti. Denizden ve karadan etrafı çevrilmişti. Ve nihayetinde Gazze halkı ve Hamas, öyle bir sıkışmıştı ki, öyle bir daralmıştı ki öyle bir bunalmıştı ki patlamanın eşiğinde kıvranıyordu.

Ve sonunda Hamas 7 Ekim 2023 tarihinde patladı. Hem öyle bir patladı ki İsrail’in aklını başından almıştı. İsrail’e birkaç gün ecel terleri döktü!.. İsrail’i çileden çıkartmış ve adeta kudurtmuştu. İsrail zaten böyle bir saldırıyı bekliyordu. Ama ne zaman nasıl olacağı konusunda herhangi bir bilgi edinememişti. O yüzden Hamas tarafından ansızın vurulmuştu.

ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin beklediği gün gelmişti! Bekledikleri olay zuhur etmişti! Hayallerindeki olay gerçekleşmişti. Artık İsrail’e haklı bir gerekçe çıkmıştı. Her yol denenmiş ama başarılamamıştı! İşte Hamas saldırısı başarılmıştı! İsrail’e, ABD’ye ve BATI’ya gün doğmuştu. ABD başta olmak üzere bütün BATI İsrail’e destek verdi. Hamas’ı terör örgütü ilan edip İsrail’in kendisini savunması meşru haktır diyerek İsrail’in 20 gündür devam eden hava, kara ve deniz saldırılarına göz yumdular. İsrail’in Gazze üzerine 20 gündür yağdırmış olduğu bombaları görmezlikten geldiler. İsrail’in zulmüne, vahşetine ve soykırımına seyirci kaldılar. Hatta ve hatta bu savaşın devam vererek önünü açtılar.

Şimdi sıra ABD ve bazı Avrupa ülkelerindeydi. Türkiye’nin müdahale etmesini bekliyorlardı. Türkiye’nin duygusal davranarak ani bir müdahale yapacağına inanıyorlardı. BATI, Türkiye’den İsrail’e yönelik bir hamle, bir saldırı bir eylem beklentisi içine girmişti. Çünkü Türkiye’ye saldırabilmenin sebepleri/gerekçeleri oluşmuştu.

Diğer yandan Türkiye’nin etrafı birkaç yıldır ABD tarafından çevrilmişti. Zaten Yunanistan başlı-başına bir ABD üssüydü. Suriye, Irak, Gürcistan vs. diğer ülkelerdeki üslerle birlikte onlarca ABD üssü, Türkiye’ye saldırı için silah deposu haline getirilmişti. Yunanistan ve Güney Kıbrıs ABD için merkez üslerdi.

1913 yılında 6 büyük devletin kararı sonucu Yunanistan’a verilen 23 ada BATI için ne işe yaramıştı?! Evet, adaların ne işe yaradığını söyleyelim. Yunanistan Doğu Anadolu’yu ve İtalyanlar Akdeniz bölgesini bu adalar üzerinden işgal ettiler. 1923’te imzalanan Lozan ve 1947 Barış Anlaşmalarına rağmen Yunanistan’ın gayri askeri statüdeki adaları silahlandırması ve her birini ABD üssü haline getirilmesi ne anlama geliyordu?  Oysaki 100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 1913’te gayri askeri statüdeki 23 adanın Yunanistan’ın elinde olmasından dolayı gelebilecek tehlikeleri önceden fark etmiş olacaktı ki bu adaların gayri askeri statüde olması için mücadele etmişti…

Aynen 100 yıl önce olduğu gibi ABD’nin ve Avrupa’nın Türkiye işgal planı üzerine Doğu Ege adaları adeta silah depoları haline getirilmişti. Bir de utanıp-sıkılmadan gayri askeri statüsü durumundaki bu adalara silahlandırıyorlardı. Peki, nerede kaldı Lozan, Paris ve 1947 Barış Anlaşması?! 14 Ekim 2021’de ABD’nin Yunanistan ile ‘Karşılıklı Savunma Birliği Anlaşması’ yapmasının amacı da Türkiye’nin işgaline yönelikti.

Yunanistan ise ABD ve diğer BATI ülkelerine Türkiye’nin sürekli olarak kendisini tehdit ettiğinden şikayetçi oldu. Yunanistan yıllardır adalar üzerindeki 12 mil iddialarına ABD ve BATI neden hep seyirci kaldı dersiniz?! Yunanistan’ın karasularını 6 milden 7 yıla çıkarmasına yönelik açıklamalarına sessiz kalmışlardı. Aslında Yunanistan’ın karasularını 6 milden 7 mile çıkarması Türkiye için apaçık bir SAVAŞ gerekçesidir.

Kısaca, ABD son yıllarda Türkiye’nin etrafını silahlandırmasının amacı şu anda İsrail-Filistin Savaşı münasebetiyle ile çok daha iyi anlaşılmaktadır. ABD ve müttefiki BATI ülkeleri için Yunanistan zaten tek başına bir Üs durumuna gelmiştir. Dedeağaç ve Girit üsleri adeta silah deposu haline getirildi. Akdeniz’deki ABD savaş gemileri ise her an hareket kabiliyeti olan yüzen ABD üsleri durumunda. Şua anda bütün bu üslerin namluları Türkiye’ye dönük durumunda olması ne anlama geliyordu?! Apaçık Türkiye’ye tehdit değil miydi?! Her an Türkiye’ye yönelik saldırı mesajı değil midir?!

Türkiye’nin işgali için her 10 yılda bir gerçekleşdirdikleri darbe girişimlerinden bir sonuç alamadılar! En son 15 Temmuz askeri darbesi fiyaskoyla sonuçlandı. PKK ve FETÖ terör örgütleriyle başaramadılar! Siyasi ve ekonomik krizler ile birlikte tüm baskı, abluka ve ambargolardan da bir netice çıkmadı! Türkiye’nin işgali için geriye bir tek sebep/gerekçe kaldı o da Hamas bahanesi ile patlak veren İsrail-Filistin savaşı münasebetiyle Türkiye’nin Filistin’e destek vermesi! Türkiye’yi işgal etmek için bir hamle bekliyorlar! Bu da son şanslarıydı. Çünkü bir daha asla ve asla başaramayacaklarını çok iyi biliyorlardı. Çünkü onlar için 2023 yılı son şanslarıydı. Bizim zaten yıllardır yazıp-çizerek 2023 yılının Türkiye için ne kadar tehlikeli ve önemli bir yıl olduğundan bahsetmemizin yegane sebebi de buydu.

ABD ve müttefiklerinin Türkiye’yi İŞGAL PLANI son aşamasındaydı!Tek bekledikleri  İsrail-Filistin Savaşı’nda Türkiye’nin bir hamlesi, girişimi ve askeri müdahalesi!.. Sonrası malum: TÜRKİYE’nin İŞGAL PLANI ANINDA DEVREYE GİRECEK…

Yıllardır Türkiye-ABD/BATI savaşından bahsettim. Hatta sürekli 2023 yılına atıfta bulundum. Gerçi böylesi bir savaşın çıkması için yıllardır uğraştılar! Ama bir türlü başarılı olamadılar. Fakat bu sefer Filistin-İsrail SAVAŞI bahanesi ile başarı olasılığı yüksek! İsrail-Filistin Savaşı’nın da tek amacı Türkiye’ye saldırmak!..  Nasıl olsa SAVAŞ için sebep/gerekçe oluştu.

Aslında hesap edemedikleri bir şey vardı o da Türkiye’nin daha stratejik, daha akıllı ve daha bilinçli olması. Türkiye gaza gelmiyordu. Türkiye balıklama atlamıyordu. Türkiye temkinli ve tedbirliydi. SAVAŞ SANATI konusunda Türkiye çok tecrübeli ve donanımlıydı. Tam 40 yıldır da PKK ile mücadele nedeniyle antrenmanlıydı.  Ve artık o pısırık, çekimser ve sessiz Türkiye yoktu karşılarında. Uluslararası arenada siyasi, teknolojik, ekonomik ve askeri güce erişmiş bir Türkiye vardı. Ayrıca Türkiye böylesi bir savaşa girdiği zaman yalnız kalmayacaktı. Dünyada Türkiye’yi destekleyecek o kadar çok ülke vardı ki!..

Şayet ki beklenen ABD/BATI-Türkiye SAVAŞI cereyan etti, işte o zaman kazanan yine Türkiye olacak! Elbet ki birçok şehit verilecek, elbet ki birçok kayıplar olacak,  elbet ki siyasi, ekonomik, teknolojik, askeri ve psikolojik olarak Türkiye yıpranacak ama eninde-sonunda kazanan yine Türkiye olacak.

İşte o zaman Türkiye bu savaştan dünyanın en güçlü ülkesi olarak çıkacak. Nasıl ki 100 yıl öncesi Kurtuluş Savaşı’nda BATI topyekün Anadolu’ya/Türkiye’ye saldırdı ve kaybetti, nasıl ki 100 yıl öncesi Türkiye 10 milyonluk nüfusu ile (hem de elinde bir avuç silahla) cihana kafa tuttu ve bu savaştan galip çıktı aynen şimdi de öyle olacak. Türkiye bu sefer Kurtuluş Savaşı’ndan daha güçlü, daha tecrübeli ve daha donanımlı olarak ABD/BATI karşısında bu savaştan ZAFER ile çıkacak…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER