Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Zati Ürer

İnsan insanın kurdu mu, yurdu mu?

DEĞER VERDİĞİNİ BELLİ ETMEK

16/10/2023

İnsan insanın kurdu mu, yurdu mu?

İletişimi kaçınılmaz yakın çevre veya akrabadan da olsa başkalarını kendine hizmet ehli, kendini ise merkez gören üstünlük duygusuna boğulmuşlar için kurdudur.

İyilik, güzellik, hoşluk, huzur ve mutluluk için imar-inşa gerektiren yurdu gibi görenler içinse insan, insana en büyük güç, yaşama sevinci kaynağıdır.

Elbette zevkler, renkler, anlayış ve fikirler tıpkı yetenekler gibi başka başka olacak. Demiş ki Âşık Veysel: “Koyun kurt ile gezerdi fikir başka başka olmasa.” Düşünelim: Kurt etobur olmasa da toprak, bitki misali onu da doyursaydı yine can alma fikrini taşır mıydı?

Veysel gıda ihtiyacının düşmanlık kaynağı fikirler edindirdiğine dikkat çekiyor. Nefsin insanı aklı olmayan hayvanlardan farksız etme tecrübesini aktarıyor. İnsanların içler acısı çatışma hallerini, hayvanın hayvana düşmanlık eylemine benzetiyor. Oysa insanın aklı yok mu? Allah ayetinde akletmez misiniz diye sormaz mı?Yani ben size hayvanlar gibi birbirinizi yemeyin diye fazladan akıl verdim. Onlar gibi nefsinizle değil, aklınızla fikir edinin ki hep tedirgin, mutsuz yaşamayın diye ilham etmez mi? Veysel empati ve dayanışma gücünü hesap etmeyen hep süregelmiş çatışma ve savaşların tanıklığını; yani tutsak olan, acılar içinde kıvranan, yaralanan, ölen insanlık gerçeğini şiirine dökmüş. Bu acı gerçek, aklın yolu bir denmediği, nefse tutsak olunduğu için değişmiyor.

Örneğin öz kardeşine dikenli gül misali iş veren biri, görümce olunca ona da eşine de kibirli söz ve tavırlar sergilerse sonuç kıskançlık olmaz mı? Ana-baba oğluna çocukluktaki hükmetme alışkanlığını yenemez de yetişkinlikte de bunu sürdürürse aşağılanma hissi uyandırmaz mı? Hele hele bu tavrı hiç emek vermediği gelinine de gösterirse aynı duygu husumete bile dönüşmez mi?Gelin-görümce-kaynana çatışmalarının gelenek haline gelmesi niye? Gül görümce sürekli diken batırır; Çiğdem gelin de ben âlâyım, yiğit başına belayım; benden âlâ çiçek var mı oy oy… nağmelerini söylediğinde yaşananlar edebiyatımızın konusu olmadı mı hep?

Kimse kimseden üstün ve ayrcalıklı değil. Bu kültür sürecini oluşturabilecek millî bir sisteme ihtiyaç var. Amir-memur, patron-işçi, ağabey-abla-kardeş, gelin-kaynana-görümce, baba-oğul-damat, amca-dayı-hala-teyze-enişte-yeğen  kısaca tüm çevre iletişimine hizmet etmeli bu sistem. Olamaz, insan yapısı hayvanlardan farklı değil dememeli.

Bu yaz yakınım gençleri benbenci söz  ve tavırları nedeniyle ağır tepkiyle eleştirmiştim. Aklederlerse benben demekten uzaklaşma gayretine düşerler belki diye. Gerçi sert çıķısım ters tepmiş, beni de benbenci göstermiş olabilir. Sert eleştiri çok da iyi sonuç vermiyor. Öfkeye kapılmamalı ama maalesef eğitimcilerin çoğunluğu, ruhsal durumları mülakatla tespit edilmediği için böylesi eleştirilerle görev yapar durumda.

Değer verdiğini belli etmek, iletişimde çok zor iş. Ama emekli oldum hâlâ unutmam. Son okul müdürüm Davut Yılmaz Hoca’m başarıyordu bunu. İşlevi, becerisi, işi…ne olursa olsun her cana değer verdiğini belli edebiliyordu. Davut Hoca, model icratlarını çevremize ve çocuklarımıza kazandırmamız için de çaba sarfetme seferberliğine sokmayı da başarmıştı biz eğitimcileri. Ancak lafla değil, tavır ve davranışlarla!

Öğrencilerin tümünün adı ezberindeydi. Kişilikleri, anlayış ve zevkleri, aile içindeki konum ve ilişkilerini de incelemiş iyice öğrenmişti.

Her sabah okul giriş kapısında durur, onların ruhlarının huzur dolması için yaşantılarıyla ilgili şakalar yapardı.

Davut Hoca modeline benzer birçok icraatı yaşantılarımıza kazandırmak için rehber olacak bilim-sanat-eğitim üçgeni kurulamaz mı? Bu sayede değer verdiğini belli etmeyi kültür temelimiz yapabilecek milli sisteme ulaşamaz mıyız? 

Okullar, filmler, tiyatrolar, oyunlar, müzikler, tüm sanat eserleri…bu sisteme bağımlı olamaz mı? Olabilir ve olmalı! Asla zor mor dememeli, çalışmalı. Husumet, öfke,  kin, nefret duyguları nasıl yok edilir başka?

ABD-İsrail ve hasımları Rusya’nın bütün dünyadaki egoemperyalizmine karşı model bir ülke olma hayali içindeyim.

Yaşama sevincine düşman egoemperyalizme karşı insanlık bir şeyler yapmalı artık. ABD hamili İsrail ve terör örgütlerini de destekledikleri Ukrayna’nın tahriklerine kapılarak savaş çıkaran Rusya’yı da yüreğimin ağıdıyla ayıplıyor, kınıyor, kargıyorum.

Dili, dini, cinsi, fikri ne olursa olsun bütün insanları birbirine değer vermeye ve bunu da söz-davranışla belli etmeye çağırıyorum. Yeter artık, insanlığın çektiği!

Empati yapabilme ve başkasına değer verdiğini belli edebilme gücü kazanma, evrendeki her gelişmeden önemli görülmeli ki insanlık çatışadurmaktan kurtulsun. Barış içinde sadece evrenin sırlarını keşfetmeye odaklanarak yücelebilsin! 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER