Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Zati Ürer

MİLLETİN REİS’E SELAMI DOĞRU BİLGİYLE DOĞRU YÖNETİM MİLLÎ SİSTEMİ

MİLLETİN REİS’E SELAMI
DOĞRU BİLGİYLE DOĞRU YÖNETİM MİLLÎ SİSTEMİ (MİS)

25/09/2023
Çok partili hayat, partilerde hizmet yolunda yarışma değil, çatışma kültürü getirdi. Çeşitli casusluk faaliyetleriyle de gelişen bu kültür, yazık ki günümüzde sosyal hayatımızın her yerinde! En acısı örnek alınası aile yapımız, sözde özgür Batı kültürüne tutsak olsun isteniyor. İstanbul Sözleşmesi’ne öncülük bundandı. Çok yönlü değerlendirmesiz, kültürel zıtlıkları hesaba katmadan kadına şiddete karşı yasal önlemler alınacaktı. Evet, çatışma ve bunalımla doldu her yer de çare, şiddete tutsak ruhların saklandığı bedenleri cezaevlerinde mutsuzluğa mahkûm etmek mi? Tarih boyunca bu kolaycılıkla niye bitmedi, bitmiyor şiddet de artarak sürüyor? Niye bilimle rahat yaşama ilerleyen insanlık, aynı zor yolculukla sevginin gücünü huzurlu-mutlu yaşama için kullanamıyor. Kem duyguları sevginin gücü yok edemez mi?
Batı kültürünün çatışmaya kaynak tekbenci feminizmine karşı bir hanım arkadaşımın şu seslenişidir bizim olan değer: Dünyayı değiştirmek istiyorsan bir erkeği sev, gerçekten sev! Birini seç, korkabilecek kadar cesur olanı seç! Elini tut ve onu kalbinin damarlarına götür. Orada senin sevecenliğini görsün. Orada dinlensin. Onun ağır yüklerini kendi ateşinle yak, kül et! Aynı arkadaş bedensel hastalıkların da ruhsal deprem kaynaklı olduğunu söylüyor. Sevginin gücü çatışmacı duygulara tutsak olmasa bunca insan ziyanlığı olur mu dünyada? Bu tutsaklıktan siyasî irade kurtarır ancak.
Hâlâ gözümün önünde: Hocam Rahmetli Yıldız Kenter, Ben Anadolu oyununda millî irfanımızı mimik ve jest destekli şu çarpıcı sözlerle canlandırmıştı: Giderim hep böyle erkeğimin gerisinden, kollarım yine de onu sessiz ve derinden! Alkışa boğulmuştu salon. Neyi sahipleniyor bizim insanımız? Düşünülesi ve siyasette de ona göre yürünesi değil mi?
Vesayeti, din maskeli casusluk faaliyetinin attığı yolsuzluk çamurunu anladıkları dille temizleme dirayet ve cesaretine REİS lakabını ve cumhuriyetin en uzun iktidarını verdi millet. Güven sarsıcı isabetsizliklerini, hele hele Nas gerekçeli çıkışla ekonomiyi alt üst edişini bile yok saydı. Şimdiki geri adımı da güven sarsıcı ya sevaplarına sığınır, onu da çeker sineye. Lakin kitlelerden selamlar var Reis’e, şunları diyor insanlar: Çatışmalara boğuluyorduk, hain iplerini çıkardın ortaya ve eline aldın, ustaca yönettin krizleri. Gizli elleri, foyaları gördük. Muhalefetten fayda yok, zaten daha da iflah olmaz hiçbir mensubu. Artık çatışmayı yönetme gereği var mı? Şimdi zor olanı yapma zamanı. O da icraata kaynak doğru bilgi edinme sistemi kurmak! Edindiğiniz bilgiler yanlış olmasaydı ne davanıza ihanet eden çıkardı ne aldatıldım diye nedamet getirirdiniz ne de geri dönüşleriniz olurdu. Doğru bilgiyle doğru yönetim millî sistemi (MİS) şart oldu gayrı! Bir de kitlesel yönelimleri gözeterek hasbî dava insanlarının önünün tıkanmasını önlemek(!) Halk arası konuşmalardan özetlediğim millî birlik duygumuzu da inkişaf ettirecek bu sözlere tercüme önerilerim var:
Emperyalizmin başımıza sardığı ayrılıkçı terörden kurtuluş, onun çıkarına hükmedebilecek güç gerektirir. Meclis dışı akillerle yürütülen çözüm süreci yanlış bilgi yüzündendi, zararı görüldü. Şimdiki başarılı mücadeleye, milletler arası ilişkilerle örgütün varlığı aleyhinize mesajı verebilmeyi de eklemekten başka çare yok! Ancak millî birlik duygumuza zehir marjinal sağ-sol fikirler sosyal hayata ve kültür-sanata sızdırıladuruyor. Ayrıca Batının gıpta etmesi gereken özü yukarıdaki iki arzım yaygın hanım felsefemizi etkili kılıcak sistemimiz de yok! Her ilde eş seçiminde zorlamaya engel içinde ilahiyatçı ve psikiyatristlerin de olduğu bedensel-ruhsal sağlık kurulları olmalı. Bu kurullar, şiddet yaratanı da madurunu da raporla yargıya intikal ettirmeli. Şiddet patolojidir; nedeni ruh hastalığı da olabilir. Tiyatrolar, filmler de çatışmacı duygular, yanlış bilgiler, fikir formatları yayaduruyor. Sansürle değil, teşvik sistemiyle etkileri azaltılabilir.
Ekonomi rayına oturana kadar kitlelerin sağlıklı beslenmesi için çok acil tarım-sağlık kurulları yönetimli marketler de kurulmalı. Afet yardım koordinasyonları tüm illerde beden sağlığı için zorunlu gıdaları belgelenen gelir durumuna göre tam-az-yok ücretli dağıtmalı. Ülkemizin zengini kampanyaya destek olur. Çünkü 100 lira 10 lira oldu. Bu afettir!
Güvenlik nasıl devlet koordinasyonundaysa sağlık ve eğitimin de öyle olmak zorunda olduğu net anlaşıldı artık. Ülke ekonomik dengesi bu özelleşmeyi taşıyamıyor. Özel sağlık ve eğitim kurumları da dert yüklü. Bu yükü yakıp kül eden millî yönetim sistemi de acil şart oldu. Mevcut kadrolarıyla tüm sağlık ve eğitim kurumları bu sistemde olmalı artık. Ordu Olay yazarlar linginde 4 Ekim ve 3 kasım 2021 tarihli millî sisteme ışık iki makalemi yine dikkate arz ederim.
Adalet ve Kalkınma (AK) diye, halka-istişareye dayalı siyaset diye yola çıkan milletin REİS’i 21 yıllık vicdan muhasebesi yapmayı düşünürse son diyeceğim de şu: AK davan alnına kara çalan çalana! Çoğunluğu inandıramadılar ama % 48 de küçümsenecek bir oran değil diyorsanız sebebini sistemsizlikte aramalı ve artık ak değil MİS demelisiniz. Sizden sonra tufan olmasın diyorsanız da lidere kitlesel yönelimin önünü açabilmelisiniz. 7 Ekim Kongresi hayırlar getirsin inşallah!

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER