Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

VAAZ İSRAFI…

Vaaz (Ar. va‘ẓ), genel mánâsıyla, ibâdet yerlerinde (câmilerde) yetkili ve görevli kimselerce cemaate yapılan dînî konuşma, nutuk demektir. Vaaz yetkisi ise Diyanet İşleri Başkanlığı’nın camilerimize atadığı imam-hatiplere verilmiştir.

İmamlarımız (imam-hatiplerimiz) câmilerde genel olarak Cuma Namazı öncesi vaaz eder, Cuma’nın ilk dört rekâtlık sünnetiinden sonra da, (DİB’na bağlı il müftülüklerince kendilerine gönderilen metini) hutbe (olarak) okurlar.

İmamlarımız vaazlarını irticâlen yàni hazırlanmadan, içlerinden geldiği gibi yapar, askerlikte komutanın emre amade bölüğü gibi, hazır buldukları kitleye konuşur da konuşurlar.

Cemaatin eli mecburdur, dinler. Yanlış söyleseler de (bendeniz gibi birkaç kendini bilmez hariç[1]) konuşulanlara hiç itiraz edilmez, zaten cemaatin çoğu vaaz esnasında uyukluyor veya (anlatılanları) dinlemiyordur!

Öyle ki, artık hutbelerde bile cep telefonuyla meşgul olanlar var. Oysa Cuma hutbesi namaz gibidir, bırak telefonuyla oynamayı, bir işaret dahi yapamaz, yanındakini ikaz edemezsin, konuşamazsın.

Vaaz meselesine dönelim. Bazı imamlar (!) hızını alamaz, ezan okunurken de konuşmaya devam eder. Pekâlâ imamlarımız çok ehemmiyetli, çok müstefid edici (istifāde edilen, faydalı), cemaati hatalardan döndürecek kalitede; yürekleri cûş u hurûşa getiren tesirli vaazlar mı ediyorlar? Ne gezer…

Çocukluk gençlik yıllarımdan hatırlarım, Konya’nın meşhur Kapı Câmii’nde, merhum Tahir Büyükkörükçü hoca vaz ederken cemaatten kimi yaşlılar “Allah” deyip inler ve oracığa yığılır, baygınlık geçirirlerdi.  Artık böyle tesirli vaaz edebilen birkaç hocaefendi hariç, maalesef kalmadı…

Muhterem okur, ömrümüz dahil, her şeyin isrâfı vardır. İsrâf, (Ar. seref) yàni “haddi aşmak”tan gelir. Gereksiz yere harcama, boşuna sarfetme, lüzûmundan fazla harcama, savurganlık demektir. Binaen’aleyh vaazların da isrâfı vardır. Adam hazır, kolayca bir büyük kitle bulmuş konuşuyor ama konuştukları fındık kabuğunu doldurmayacak düzeyde… Bu vaaz isrâfıdır.

Cuma Namazı’na câhil hocaların (!) sarfsız, nahivsiz, mânâsız bir lisánla konuşmasına (vaaz israfına) mâruz kalmamak için geç gidiyorum. Hiç değilse vaaz bitmiş olsun. Yoksa âlim olsalar kim istemez gidip müstefid olmayı?

Câhil hocaların dedim… Elbette birbiriyle tenakûzda iki kelimedir bunlar. O yüzden de yanına parantez içinde ünlem (!) koydum. Hoca, adı üstünde; muallim, hattâ allâme demektir. Bu iki meziyet ne büyüktür!

Muallim (Ar. ta‘lіm) yani öğretmek, eğitmekten gelir. Bugün öğretmen diyorlar. Oysa ki, muallim, öğretmekle yetinmez, eğitir de. Ahlâken, fikren eğitir, görgü kazandırır, karakter terbiyesi verir (idi).

İnkılâbçı ulu paşaya kadar öyleydi tedrisatımız. Bu nedenle ulu paşaya atfedilen “öğretmenler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözü elhak doğrudur. Zira eser, yàni yeni nesillerin hali ortadadır. Keşke “muallimler yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” demiş olsaydı…

Yeri gelmişken, câmilere Cuma’dan Cuma’ya da olsa giden gençleri neden silkeleyemiyor, beş vakit namazı edaya ikna edemiyor imamlarımız?

Allâme ise, çok âlim, çok bilgili, ilme dair hemen her şeyi bilen, her ilimde üstâd olan kimsedir. Meselâ, Şeyhu’l-İslâm Yahyâ Efendi için “Şeyhülislâm-ı cihan allâme-i devr ü zaman” denilmiştir.

Kelimenin bir de ukalâ mánâsı vardır ki, genel olarak «allâmelik» şeklinde kullanılır ve zaten konuşma gidişatından da anlayabilirsiniz. Misâl olarak da, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Huzur romanından bir cümleyi zikredeyim: “Ayrıca toy allâmeliğinin genç kadını sıkmasından artık çekinmiyordu…”

İmam – Hatip!. Kaç gerçek imam-hatipimiz var acaba? Vaaz israfına devam o hâlde. Bize düşen de “ya Sabır” çekmek… 26.11.2022

—————————————————
[1] Mahalle câmii imamı Yılbaşı vaazı (!) veriyordu! “bu gece yıllık nefis muhasebimizi yapacağız” deyince dayanamayıp “biz o işi 1 Muharrem’de yapalım, neden milâdî yılbaşında yapacakmışız?” dedim. Herif mahcup olacağına, “burada hoca benim” demez mi… Cevaben, “o hâlde ben de senin gibi bir herifin arkasında namaz kılmam” deyip çıktım, diğer camiye gittim.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER