Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Ramazan Ercan BİTİKÇİOĞLU

Ya ahmaktır ya câhil

Biz söyleyince dudak büküyorlar. Gerçi onlara başkalarının söylediklerini de yüzlerce kez anlattık ama nafile. İnsàn ahmak olmaya görsün.

Mertçe “cenazemi camiye götürmeyin, yakın” diyen ateist Aziz Nesin, verdiği bir mülakatta şöyle demişti:

“Gerçek müslümanlar Atatürkü sevmez!. Atatürk müslümanlar acısından sevilecek bir şey yapmadı, Türkiye’de Atatürk’ü sevdiğini söyleyen müslümanlar yalancıdır!..” (Bkz. Hürriyet Gazetesi 13 Ocak 1993 tarihli nüsha.)”

Adamı sevmeyebiliriz ancak şu söylediklerinde yerden göğe haklıdır.

Şuurlu, ihlás sahibi samimi bir Müslümanın Atatürk’ü sevmesi mümkün değildir. “Seviyorum” diye yalandan demiyorsa, ya cahildir ya beyinsiz.

Markadan Müslüman günümüz toplumunda bir “atatürkçülük modası” olduğunu kabul etmemiz gerekir. İnsànlarımızı hálâ “olmasaydı olmazdık” mavallarıyla kandırabiliyorlarsa bunun içtimâî ve felsefî tüm sabeplerini masaya yatırmalıyız.

Türkiye insànının en dikkat edeceği şey ahmaklaştırılmaktan uzak kalmak.

* * *

İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth öldü. 96 yaşına kadar yaşayıp dünya tarihinin en uzun süre hükümdarlık yapanlarından biri oldu karı. Sömürgelerin efendisi öldü, lâkin sömürge imparatorluğu hálâ dimdik yerinde…

O kadar ahmaklaştırılmışız ki neredeyse yas tutacak bazıları.

II. Elizabeth, Birleşik Krallık ve Commonwealth bölgesi üyesi 14 ülkenin kraliçesiydi. Aynı zamanda İngiliz Milletler Topluluğu başkanı ve İngiltere Kilisesi yüksek valisiydi.

İngiltere’de neredeyse mükemmel bir demokrasi var fakat aynı zamanda krallık var. İngiltere lâik de değil. Anglikan Kilisesi ingiliz dinidir.

Bir zamanlar Anglikan Kilisesi (İngiltere) İslâm dini hakkında Osmanlı payitahtından bilgi istemişti.

Hazreti Peygamberin dini nedir? Bu din fikir ve hayata neler bahşediyor? Zamanımızın çeşitli sıkıntılarını nasıl tedavi ediyor? Dünyayı gerek daha iyi gerek daha fena bir surette değiştiren siyasi ve manevi güçlere ne diyor?

Bu dört soruyu Şeyhülislam, Şeriye Vekâleti İslâm Tetkikleri ve Teklifleri Kurulu Başkanlığı’na havale etmiş, kurul üyeleri tarafından bu suallere cevap vermesi istenmiş. Cevap vermekle görevlendirilen kurul üyeleri; Abdülaziz Çaviş, İzmirli İsmail Hakkı ve Said Nursi’dir.

Üyelerden ikisi makul cevap verirken, Said Nursi soruların Kilise ’den ziyade İngiltere makamlarından gelmesine tepki verir. Ve sualler İşgal ve Mütareke yıllarında geldiğinden masum kabul etmez. Bu yüzden “…tükürün…” diye başlayan kısa ve aşağılayıcı bir cevap verir.

İzmirli İsmail Hakkı’nın çalışması “Anglikan Kilisesine Cevap” ismiyle 1995 yılında küçük boy, birinci hamur kâğıda 293 sayfa olarak TDV (Türkiye Diyanet Vakfı) yayınlarından çıktı.

Abdülaziz Çaviş tarafından yazılan diğer kitap ise Mehmet Akif Ersoy tarafından Tercüme edilip, sadeleştirilerek 1974’de aynı isimle Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından neşredildi.

VIII. Henry (1491-1547) ile Papa arasındaki bir kavgadan sonra ortaya çıkan Anglikan Kilisesi, 1563’de, Kraliçe I. Elizabeth’in yayınladığı otuz dokuz maddelik bir fermanla İngiltere’nin resmi mezhebi oldu. Papanın otoritesini reddeden Anglikan Kilisesi, XVI. yüzyıldan itibaren ibadette Latince yerine İngilizceyi kullanmaya başladı. Diğer Hıristiyan mezheplerinin aksine Anglikan kiliseleri kral ve kraliçe tarafından temsil edilir.

Papalığın, İŞİD bahanesiyle yayınladığı bir bildiride, Atatürk edebiyatı da yapılmış… “Atatürk’ün kaldırdığı Hilafet” denmişti…

Doğrusu Papalığın Hilafet aleyhtarlığını anlamak mümkün değildir. Katoliklerin Papası oluyor da Müslümanların niçin bir halifesi olmayacakmış?

Hristiyanlık âleminde bir diktatör çıksa Vatikan devletini kaldırsa, Papalık müessesesini yıksa Katoliklerin hâli ne olur? Tabir hafif kaçacak ama duman olur.

1924’te hilafetin kaldırılması din ve inanç hürriyetine, evrensel insan haklarına, adil hukuka, Türkiye’nin âli menfaatlerine, akl-ı selime aykırı zalimane bir işti. Böyle bir konu referandum yapılarak halka sorulmalıydı. Hattâ böyle bir referandum bile yersiz bir şey olurdu.

İŞİD’in kimlerin marifeti oldukları belli. Bunun başındaki zat gerçek halife midir? Bunu tartışabiliriz ama hilafetin, halifenin lüzumunu, zaruretini asla tartışamayız.

Ehl-i Sünnet İslam’ında adına Halife denilsin, Emirü’l-Müminîn denilsin, mutlaka en büyük lider kavramı vardır. İslam’da din ve dünya ayrımı olmadığı için bu zat Müslümanların hem din, hem dünya başkanıdır. 09.09.2022

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER